Kıyamet ve kıyamet öncesi
Her varlığın bir ömrü var. Sadece ezel ve ebed olan Cenâb-ı Vacibu’l Vûcud olan Rabbımızdır, Allah’ımızdır. Onun gayri bütün mahlûkat doğmaya, büyümeye ve ölmeye mahkûmdur
25.09.2024 18:45:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Her varlığın bir ömrü var. Sadece ezel ve ebed olan Cenâb-ı Vacibu'l Vûcud olan Rabbımızdır, Allah'ımızdır. Onun gayri bütün mahlûkat doğmaya, büyümeye ve ölmeye mahkûmdur. Bu cümleden olarak bu âlem de sonradan olmuş, bir ömür geçirmiş, biz de bunun sonlarına rastlayan sınıfız.
Onun için bizim Peygamberimiz (s.a.a.)'e ahir zaman peygamberi Hâtem'ul Enbiya ismi verilir. Son peygamber. Ondan sonra da peygamber gelecek değil.
Dolayısıyla kabul etsek de etmesek de fizyolojik olarak da bu âlemin bir sonu var. Kader planında da bu âlemin bir sonu var. Mahlûkattan olma sıfatıyla bu âlemin bir sonu var.
Kıyamet dediğimiz olayda bu düzenin, bu nizamın yok olması, bitmesi manasına geliyor. Cenâb-ı Hak bunu birçok ayetinde, surelerinde kullarına beyan ediyor.
Onun içinde geçmiş ümmetler ve de milletler kıyamet vuku bulacak mı, nasıl olacak, diye hep bunu kendi aralarında konuşmuşlar hatta tartışma konusu yapmışlardır.
İşte bundan dolayı olacak ki, Allah'ın sevgilisi Hz. Muhammed (aleyhisselâm) Efendimiz de kıyamet hakkında çok geniş bilgiler bize göndermiş bildirmiştir.
Özellikle de neler olacak ki, ondan sonra da kıyamet kopmuş olsun. Kopabilsin. Hadis-i şeriflerinde bunları tek tek ortaya koymuştur.
Tabi bizim bu sohbetimizde tamamını ele alıp ifade etmemiz mümkün değil… Ama elimizden geldiği kadarıyla derlediğimiz bu hadis-i şerifleri bizi takip edenlere aktararak Peygamber (aleyhisselatu vesselam) Efendimiz'in kıyamet hakkındaki beyanlarını hep beraber takip edelim.
Hadis-i şerifte Peygamber Aleyhissalâtu ve selam efendimiz buyuruyor ki: "Karanlık gecenin parçaları gibi olan fitnelerden önce…"
Yani öyle bir fitne gelecek ki karanlık bir gecenin parçası gibi olacak. Neyin doğru, neyin yanlış, neyin hak, neyin bâtıl olduğunu anlayamayacaksınız.
"Hayırlı ameller işleyiniz." "Hayırlı ameller işlemede acele ediniz."
Demek kıyamet yaklaşınca fitneler çoğalacak, gece karanlığı gibi bu fitneler çoğalacak. Bu hak mıdır, bâtıl mıdır? Doğru olan hangisi, diye herkesin kafası karışacak. Bunlar da gelmeden evvel Cenâb-ı Peygamber Efendimiz (s.a.a.): "Hayırlı amellere yapışın" diyor.
Devam ediyor: "O fitne geldi mi kişi, mümin olarak sabaha erer, kâfir olarak akşama girer."
Demek bunun bu fitnenin de en önemli özelliği iman ettim der, yine iman ettiği üzere amel ederken, yoluna devam ederken, aynı gün aynı saatte bir başkasıyla oturur, kalkar bir de bakarsınız, imanını bir anda kaybediverir.
Yine hadis devam ediyor: "Mümin olarak akşama erer, kâfir olarak sabaha ulaşır." Yani, Müslüman olarak bir müddet yaşar. Hemen arkasından da kâfir olur. Kâfir olarak hayatını devam ettirir.
Burası çok enteresan: "yebiu ehadühüm diynehu bi aredin min eddünya/basit bir menfaat karşılığı dünya karşılığı dinini satar." Çok enteresandır.
Üç kuruşa, beş kuruşa veya işte benim çocuğumu şuraya al, buraya koy. Bir torbaya, bir çuvala her neyse orada dinini hemen satar. Nereye geçer? Batılın safına geçer. Bu hadis-i şerif Müslüm'de iman bahsinin 186, Tirmizi'nin fiten'inin 30 (2196)'da bu hadis-i şerif mevcut.
Huzeyfe (r.a.) anlatıyor: Peygamber Aleyhisselatu vesselam Efendimiz buyurdular ki:
"Deccâl çıktığı vakit beraberinde su ve ateş vardır. Ancak halkın ateş olarak gördüğü tatlı sudur. Halkın su olarak gördüğü ise yakıcı bir ateştir. Sizden kim, o güne ererse halkın ateş olarak gördüğüne düşmeyi kabul etsin."
Bu ateştir ama ben buna giriyorum desin. "Çünkü o tatlı soğuk sudur."
Burada ateşle, su arasında Cenâb-ı Peygamber Efendimiz (s.a.a.) bir benzetme yaparak onların, insanlara hayırlar, güzellikler vaad etmesi, şunu vereceğim, bunu vereceğim, diyerek insanlara böyle güzel şeyler vermek suretiyle dinden saptırması.
Benimle olmayanı da, ben cezalandıracağım, diyerek insanları korkutması. Bu efendime söyleyeyim acı su. Öteki tatlı su. Anlatabiliyor muyum?
Siz bu ateş olanı tercih edin ki, yani sana baskı yapıyor, seni önlemeye çalışıyor eğer sana bunu böyle biri yaparsa ondan endişe etme. Bunun sonu hüsran olmak değil felaha ermektir.
Bir başka hadisi şerifte: "Şu bir gerçektir ki, ümmetim adına korktuğum en önemli şey dalalete sapmış ve saptıran kişiler ve önderlerdir."
"Ümmetimden bazı gruplar hak din olan İslam'dan saparak müşriklere yani, ehli kitaba intak ederler. Onların dinlerine dahil olacaklardır" buyurmaktadır.
Demek kıyametin bir başka alameti de ne? Ehl-i kitaba, Müslümanların yakın olması, onların dinlerine girmesidir. Bu olduğu zaman ne olmuş oluyor? Kıyamet alametlerinden olmuş oluyor.
Ehl-i kitap nedir? Cenâb-ı Hak Kur'ân-ı Kerim'de bunlara müşrik diyor. Allah'a şirk koşan. Kimdir bunlar? Hıristiyan ve Yahudiler. Bunlara tabi olmadıkça, beraber olmadıkça kıyamette kopmayacak. Tabi olursa bil ki kıyametin zili çaldı. Alarm geldi.
Yine Sevban (r.a.) Resûlullah (s.a.a.) Efendimiz'den: "Ümmetim için en çok saptırıcı imamlardan korkarım."
Neden korkar? Saptırıcı imam bu da kıyametin bir alameti.
"Ümmetim arasına kılıç bir kere girdimi kıyamet gününe kadar kaldırılamaz. Ümmetimden bir kısım kabileler müşriklere iltihak etmedikçe, ümmetimden bir kısım kabileler, putlara tapmadıkça kıyamet kopmaz. Ümmetimde otuz tane yalancı deccâl çıkar. Hepsi de kendisinin peygamber olduğunu iddia edecek. Hâlbuki ben, peygamberlerin mührüyüm sonuncusuyum. Benden sonrada peygamber yoktur."
Burası çok enteresan: "Ümmetimden bir grup hak üzerinde olmaktan geri durmaz. Bu dönemde de olsa hak üzerine olan bir grup vardır. Onlara muhalefet edenler onlara zarar veremezler."
Hadis-i şerifte Cenâbı Peygamber Efendimiz (s.a.a.) öyle buyuruyor…" (Prof. Dr. Haydar Baş Ramazan Sohbetlerinden)
Onun için bizim Peygamberimiz (s.a.a.)'e ahir zaman peygamberi Hâtem'ul Enbiya ismi verilir. Son peygamber. Ondan sonra da peygamber gelecek değil.
Dolayısıyla kabul etsek de etmesek de fizyolojik olarak da bu âlemin bir sonu var. Kader planında da bu âlemin bir sonu var. Mahlûkattan olma sıfatıyla bu âlemin bir sonu var.
Kıyamet dediğimiz olayda bu düzenin, bu nizamın yok olması, bitmesi manasına geliyor. Cenâb-ı Hak bunu birçok ayetinde, surelerinde kullarına beyan ediyor.
Onun içinde geçmiş ümmetler ve de milletler kıyamet vuku bulacak mı, nasıl olacak, diye hep bunu kendi aralarında konuşmuşlar hatta tartışma konusu yapmışlardır.
İşte bundan dolayı olacak ki, Allah'ın sevgilisi Hz. Muhammed (aleyhisselâm) Efendimiz de kıyamet hakkında çok geniş bilgiler bize göndermiş bildirmiştir.
Özellikle de neler olacak ki, ondan sonra da kıyamet kopmuş olsun. Kopabilsin. Hadis-i şeriflerinde bunları tek tek ortaya koymuştur.
Tabi bizim bu sohbetimizde tamamını ele alıp ifade etmemiz mümkün değil… Ama elimizden geldiği kadarıyla derlediğimiz bu hadis-i şerifleri bizi takip edenlere aktararak Peygamber (aleyhisselatu vesselam) Efendimiz'in kıyamet hakkındaki beyanlarını hep beraber takip edelim.
Hadis-i şerifte Peygamber Aleyhissalâtu ve selam efendimiz buyuruyor ki: "Karanlık gecenin parçaları gibi olan fitnelerden önce…"
Yani öyle bir fitne gelecek ki karanlık bir gecenin parçası gibi olacak. Neyin doğru, neyin yanlış, neyin hak, neyin bâtıl olduğunu anlayamayacaksınız.
"Hayırlı ameller işleyiniz." "Hayırlı ameller işlemede acele ediniz."
Demek kıyamet yaklaşınca fitneler çoğalacak, gece karanlığı gibi bu fitneler çoğalacak. Bu hak mıdır, bâtıl mıdır? Doğru olan hangisi, diye herkesin kafası karışacak. Bunlar da gelmeden evvel Cenâb-ı Peygamber Efendimiz (s.a.a.): "Hayırlı amellere yapışın" diyor.
Devam ediyor: "O fitne geldi mi kişi, mümin olarak sabaha erer, kâfir olarak akşama girer."
Demek bunun bu fitnenin de en önemli özelliği iman ettim der, yine iman ettiği üzere amel ederken, yoluna devam ederken, aynı gün aynı saatte bir başkasıyla oturur, kalkar bir de bakarsınız, imanını bir anda kaybediverir.
Yine hadis devam ediyor: "Mümin olarak akşama erer, kâfir olarak sabaha ulaşır." Yani, Müslüman olarak bir müddet yaşar. Hemen arkasından da kâfir olur. Kâfir olarak hayatını devam ettirir.
Burası çok enteresan: "yebiu ehadühüm diynehu bi aredin min eddünya/basit bir menfaat karşılığı dünya karşılığı dinini satar." Çok enteresandır.
Üç kuruşa, beş kuruşa veya işte benim çocuğumu şuraya al, buraya koy. Bir torbaya, bir çuvala her neyse orada dinini hemen satar. Nereye geçer? Batılın safına geçer. Bu hadis-i şerif Müslüm'de iman bahsinin 186, Tirmizi'nin fiten'inin 30 (2196)'da bu hadis-i şerif mevcut.
Huzeyfe (r.a.) anlatıyor: Peygamber Aleyhisselatu vesselam Efendimiz buyurdular ki:
"Deccâl çıktığı vakit beraberinde su ve ateş vardır. Ancak halkın ateş olarak gördüğü tatlı sudur. Halkın su olarak gördüğü ise yakıcı bir ateştir. Sizden kim, o güne ererse halkın ateş olarak gördüğüne düşmeyi kabul etsin."
Bu ateştir ama ben buna giriyorum desin. "Çünkü o tatlı soğuk sudur."
Burada ateşle, su arasında Cenâb-ı Peygamber Efendimiz (s.a.a.) bir benzetme yaparak onların, insanlara hayırlar, güzellikler vaad etmesi, şunu vereceğim, bunu vereceğim, diyerek insanlara böyle güzel şeyler vermek suretiyle dinden saptırması.
Benimle olmayanı da, ben cezalandıracağım, diyerek insanları korkutması. Bu efendime söyleyeyim acı su. Öteki tatlı su. Anlatabiliyor muyum?
Siz bu ateş olanı tercih edin ki, yani sana baskı yapıyor, seni önlemeye çalışıyor eğer sana bunu böyle biri yaparsa ondan endişe etme. Bunun sonu hüsran olmak değil felaha ermektir.
Bir başka hadisi şerifte: "Şu bir gerçektir ki, ümmetim adına korktuğum en önemli şey dalalete sapmış ve saptıran kişiler ve önderlerdir."
"Ümmetimden bazı gruplar hak din olan İslam'dan saparak müşriklere yani, ehli kitaba intak ederler. Onların dinlerine dahil olacaklardır" buyurmaktadır.
Demek kıyametin bir başka alameti de ne? Ehl-i kitaba, Müslümanların yakın olması, onların dinlerine girmesidir. Bu olduğu zaman ne olmuş oluyor? Kıyamet alametlerinden olmuş oluyor.
Ehl-i kitap nedir? Cenâb-ı Hak Kur'ân-ı Kerim'de bunlara müşrik diyor. Allah'a şirk koşan. Kimdir bunlar? Hıristiyan ve Yahudiler. Bunlara tabi olmadıkça, beraber olmadıkça kıyamette kopmayacak. Tabi olursa bil ki kıyametin zili çaldı. Alarm geldi.
Yine Sevban (r.a.) Resûlullah (s.a.a.) Efendimiz'den: "Ümmetim için en çok saptırıcı imamlardan korkarım."
Neden korkar? Saptırıcı imam bu da kıyametin bir alameti.
"Ümmetim arasına kılıç bir kere girdimi kıyamet gününe kadar kaldırılamaz. Ümmetimden bir kısım kabileler müşriklere iltihak etmedikçe, ümmetimden bir kısım kabileler, putlara tapmadıkça kıyamet kopmaz. Ümmetimde otuz tane yalancı deccâl çıkar. Hepsi de kendisinin peygamber olduğunu iddia edecek. Hâlbuki ben, peygamberlerin mührüyüm sonuncusuyum. Benden sonrada peygamber yoktur."
Burası çok enteresan: "Ümmetimden bir grup hak üzerinde olmaktan geri durmaz. Bu dönemde de olsa hak üzerine olan bir grup vardır. Onlara muhalefet edenler onlara zarar veremezler."
Hadis-i şerifte Cenâbı Peygamber Efendimiz (s.a.a.) öyle buyuruyor…" (Prof. Dr. Haydar Baş Ramazan Sohbetlerinden)