Eğer Haydar Baş; on dört seneden beri bu ülkenin tepesinde bir yönetici, bir Başbakan veya herhangi bir bakanlık makamında olsaydı o zaman bugün ileri-geri konuşanlar haklı sayılırlardı.
İnsafınız kurusun, on dört seneden beri ülkeyi yönetenler sizinkiler, sizin oy verip alkışladıklarınız ama eleştiri oklarınızın hedefi, sivri dillerinizin didiklemeye çalıştığı adam Haydar Baş.Eğer varsa tabii, insafınız kurusun.Haydar Hoca, on dört seneden beri bu ülkenin Başbakanlık makamında oturuyor olsaydı o zaman haklı olarak derdiniz, hatta hep beraber derdik ki; dünya çapında bir model yazdığından söz ediyorsun, "şu kadar devlet benim modelimi uyguladı ayağa kalktı" diyorsun ama yönettiğin ülke işte ortada, sefilleri oynuyor.Bu her derde deva diye takdim ettiğin, yoksulluğa kesin çare, kalkınmaya ve istikrarlı büyümeye bire bir çözüm diye anlattığın bu modelinden bir damlası olsun niye yönettiğin ülkeye düşmüyor da her mevsim kuraklıktan kıvranıyoruz diye haklı olarak sorardık?Haydar Baş, mesela Başbakan değil de sadece bu ülkede maliyeden sorumlu bakan olsaydı bile bu soruları çatır çatır sorma hakkımız olurdu.Eğer Haydar Hoca, on dört seneden beri bu ülkenin yönetiminde söz sahibi birisi olsaydı, o zaman hep beraber şu soruları sorar cevabını da haklı olarak beklerdik:"Kürt-Türk kardeştir ayıranlar kalleştir" diyorsun, peki yönettiğin ülkenin hali nedir böyle?"Alevi-Sünni kardeştir ayıranlar kalleştir" diyorsun ama ey hoca, söz sahibi olduğun ülkede bu sorunları hala çözemedin, bu ne iş?"Ehl-i Beyt Tevhidin merkezidir" diyorsun ama bu konuda da somut ve etkili bir düzenleme yapamadın, bu hal neyin nesi?"Bu ülkenin maden kaynaklarını Devlet-Millet ortaklığı ile işletip milleti zengin edeceğim" diyorsun ama binlerce maden ruhsatı bugün ecnebi şirketlere satılmış, söylediklerin başka, yaptıkların bambaşka, böyle miydi ahdimiz?Eğer Haydar Hoca bu ülkede on dört seneden beri etkili ve yetkili bir makamda, sorumluluk makamında olsaydı hep beraber eğitimdeki perişanlığı ondan sorardık, nesillerin neden heder edilişinin hesabını ondan sorardık, rüşvetin, yolsuzlukların ve adam kayırmaların ülke sınırlarını dahi aştığını ve bunlar neden böyle diye ondan sorardık, ama el insaf hiçbir yetki ve sorumluluk vermeyenler hesap sormaya gelince Haydar Hocanın kapısına dayanıyorlar.İnsafınız kurusun; bu ülkenin koskoca on dört yılını çar-çur eden Haydar Hoca mıdır?Bu ülkenin başının belası olan ve sıfır noktasına gelmiş olan terörü, tekrar hortlatan, besleyen, palazlandıran, çözüm süreci masalı ile de meydanları, şehirleri teröre teslim edip bu gün günde ortalama beş-on vatan evladının şehit olmasına sebep olan Haydar Hoca mıdır?Eğer varsa tabii, insafınız kurusun.On dört seneden beri oy verip alkışladığınız iktidar çevreleri her şeyi eline-yüzüne bulaştırınca, işleri Arap saçına çevirince, haçlı-siyonist fesat şebekelerinin değirmenine su taşıdığı iyice anlaşılınca meydan meydan dolaşıp suçlu aramak, bu arada hiç ilgisi, alakası olmayan Haydar Hoca'yı suçlu ilan etmek insafa, iz'ana ve Müslümanlığa sığar mı?İnsaf denen o maddeden, vicdan denen o cevherden zerresine sahipseniz eğer, bu söylediklerimiz üzerinde düşünmeniz gerekmez mi?
İnsafınız kurusun, on dört seneden beri ülkeyi yönetenler sizinkiler, sizin oy verip alkışladıklarınız ama eleştiri oklarınızın hedefi, sivri dillerinizin didiklemeye çalıştığı adam Haydar Baş.Eğer varsa tabii, insafınız kurusun.Haydar Hoca, on dört seneden beri bu ülkenin Başbakanlık makamında oturuyor olsaydı o zaman haklı olarak derdiniz, hatta hep beraber derdik ki; dünya çapında bir model yazdığından söz ediyorsun, "şu kadar devlet benim modelimi uyguladı ayağa kalktı" diyorsun ama yönettiğin ülke işte ortada, sefilleri oynuyor.Bu her derde deva diye takdim ettiğin, yoksulluğa kesin çare, kalkınmaya ve istikrarlı büyümeye bire bir çözüm diye anlattığın bu modelinden bir damlası olsun niye yönettiğin ülkeye düşmüyor da her mevsim kuraklıktan kıvranıyoruz diye haklı olarak sorardık?Haydar Baş, mesela Başbakan değil de sadece bu ülkede maliyeden sorumlu bakan olsaydı bile bu soruları çatır çatır sorma hakkımız olurdu.Eğer Haydar Hoca, on dört seneden beri bu ülkenin yönetiminde söz sahibi birisi olsaydı, o zaman hep beraber şu soruları sorar cevabını da haklı olarak beklerdik:"Kürt-Türk kardeştir ayıranlar kalleştir" diyorsun, peki yönettiğin ülkenin hali nedir böyle?"Alevi-Sünni kardeştir ayıranlar kalleştir" diyorsun ama ey hoca, söz sahibi olduğun ülkede bu sorunları hala çözemedin, bu ne iş?"Ehl-i Beyt Tevhidin merkezidir" diyorsun ama bu konuda da somut ve etkili bir düzenleme yapamadın, bu hal neyin nesi?"Bu ülkenin maden kaynaklarını Devlet-Millet ortaklığı ile işletip milleti zengin edeceğim" diyorsun ama binlerce maden ruhsatı bugün ecnebi şirketlere satılmış, söylediklerin başka, yaptıkların bambaşka, böyle miydi ahdimiz?Eğer Haydar Hoca bu ülkede on dört seneden beri etkili ve yetkili bir makamda, sorumluluk makamında olsaydı hep beraber eğitimdeki perişanlığı ondan sorardık, nesillerin neden heder edilişinin hesabını ondan sorardık, rüşvetin, yolsuzlukların ve adam kayırmaların ülke sınırlarını dahi aştığını ve bunlar neden böyle diye ondan sorardık, ama el insaf hiçbir yetki ve sorumluluk vermeyenler hesap sormaya gelince Haydar Hocanın kapısına dayanıyorlar.İnsafınız kurusun; bu ülkenin koskoca on dört yılını çar-çur eden Haydar Hoca mıdır?Bu ülkenin başının belası olan ve sıfır noktasına gelmiş olan terörü, tekrar hortlatan, besleyen, palazlandıran, çözüm süreci masalı ile de meydanları, şehirleri teröre teslim edip bu gün günde ortalama beş-on vatan evladının şehit olmasına sebep olan Haydar Hoca mıdır?Eğer varsa tabii, insafınız kurusun.On dört seneden beri oy verip alkışladığınız iktidar çevreleri her şeyi eline-yüzüne bulaştırınca, işleri Arap saçına çevirince, haçlı-siyonist fesat şebekelerinin değirmenine su taşıdığı iyice anlaşılınca meydan meydan dolaşıp suçlu aramak, bu arada hiç ilgisi, alakası olmayan Haydar Hoca'yı suçlu ilan etmek insafa, iz'ana ve Müslümanlığa sığar mı?İnsaf denen o maddeden, vicdan denen o cevherden zerresine sahipseniz eğer, bu söylediklerimiz üzerinde düşünmeniz gerekmez mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Duydun mu? / 26.01.2025
- Yüreklerin yangını nasıl söndürülecek? / 24.01.2025
- İnsanca paylaşılsa… / 23.01.2025
- Anlayan beri gelsin / 19.01.2025
- Bu oyunun ardındakilere karşı herkes oyunun arkasında durmalı / 18.01.2025
- Üzerinde tepinmek varken, ezdirmeye ne gerek var?! / 17.01.2025
- Kurutmadığınız ne kaldı? / 16.01.2025
- Hangi hakla ve ne yüzle? / 14.01.2025
- Bin yalanın ardından… / 13.01.2025
- Gözleri yaş dolu yaşlı insanlar / 12.01.2025
- Yüreklerin yangını nasıl söndürülecek? / 24.01.2025
- İnsanca paylaşılsa… / 23.01.2025
- Anlayan beri gelsin / 19.01.2025
- Bu oyunun ardındakilere karşı herkes oyunun arkasında durmalı / 18.01.2025
- Üzerinde tepinmek varken, ezdirmeye ne gerek var?! / 17.01.2025
- Kurutmadığınız ne kaldı? / 16.01.2025
- Hangi hakla ve ne yüzle? / 14.01.2025
- Bin yalanın ardından… / 13.01.2025
- Gözleri yaş dolu yaşlı insanlar / 12.01.2025