iki T zeminleri uygun olunca

Geçenlerde yazdığım bir yazıda "hep beraber göreceğiz" demiştim. Görmeye devam ediyoruz. Bu gidişle de devam edeceğiz. Çünkü elma şekerleri dağıtan ABD ve AB yine bu şekerlerden dağıtmaya devam ediyor. İktidar partisi, ABD ve AB'den aldığı aferinlerle , dış politikadaki gelişmelerin saman alevi olduğunun farkında değil gibi, işbirlikçi medyanın da katkısıyla,esmekte olan günlük rüzgarları sanki o an gerçekleşmiş gibi, "bunları biz yaptık" dercesine hareket ediyor. Takip ettikleri dış politikanın mükemmel olduğunu savunuyor. Yine medya ile de halkı buna adapte etmeye çalışıyor. Fakat iki gün sonra bakıyoruz ki, ABD ve AB tarafından yapılan açıklamalar unutuluyor, sanki hiç söylenmemiş gibi oluyor. Neden? Politika, uyutma politikası olduğundan dolayı böyle oluyor. ABD'ye Başbakan Erdoğan'ın talimatları ile giden KKTC Başbakanı Talat'ın da aynı elma şekeri ile gönderildiği kısa zamanda ortaya çıktı. Daha bir hafta önce ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell "Şu anda KKTC'yi tanımamız veya elçilik açmamız çok zor" dememiş miydi? Şu anda yaptığı açıklamaların da samimi olmadığını artık görme zamanı çoktan geçti. Powell'ın, "ABD, adımlarını AB ile koordineli atacak'' şeklindeki açıklaması da samimiyetsizliğini ortaya koymaktadır. "AB ile koordineli gideceğiz " diyen Powell'in Bu sözlerinden ortaya şu çıkıyor: AB ülkelerinin KKTC'yi tanımaya, Türkiye'yi de AB 'ye almaya niyeti yok. Dolayısıyla bizim de böyle bir niyetimiz yok . Görüşmede, bir toplumun başka bir toplum tarafından alınan bir karar ya da olumsuz bir tavırdan dolayı cezalandırılamayacağını belirttiğini ifade eden Talat, Powell'ın bu durumu "iyi anladığını'' söylediğini kaydediyor. Halbuki Rumlar, onların gözünde ne olursa olsun haklı çıkacak. "Hayır" dediler, KKTC "evet " dedi, değişen ne oldu? Hiç bir şey. Demek ki Sayın Talat, siz oyalama politikaları ile avutulmaya devam edeceksiniz. Sayın Talat , daha önce Powell konuyu bilmiyordu da şimdi mi öğrendi? Powell daha önce de konuya çok yakinen vakıftı. Çünkü ABD, Büyük Ortadoğu Projesi için KKTC'yi kullanması gerektiğini defalarca dile getirdi. En büyük hedeflerinden birisi de KKTC'de büyük bir üs açmaktır. Çünkü ada stratejik olarak önemli bir yerdedir. Evet, gaf üstüne gaflar devam ediyor. Talat, basın toplantısında bir Rum gazetecinin "Türk askeri ne zaman Ada'dan ayrılacak? Bu konuda görüşme gündeme geldi mi?'' şeklindeki sorusuna "Türk askerinin Ada'da kalması yönünde oy veren kesim Rumlardı. Türk toplumu ise çözümden yana tavır koydu'' şeklinde cevap vererek, Türk askerinin kalacak olmasının sorumluluğunun Rumlarda olduğunu belirtti. Ertesi gün işbirlikçi medya ve yapılan basın açıklamalarında,"Powell iyi,olumlu haberler verdi" değerlendirmesi görüldü. Allah aşkına bu haberlerin hangisi iyi , neresi olumlu? Powell sözlerinin arasında "Artık KKTC'de muhatap alacağımız kişi Talat'tır. Rauf Denktaş muhatabımız değildir" dedi. Oysa iki kesim görüşecek ve birer muhatap belirlenecekse bu muhatabı tek tarafın belirleme gibi bir seçeneği yoktur. Benim muhatabımı ben, senin muhatabını sen belirlersin. Hangi konularda görüşülecekse o kişiler görüşme yapar. Fakat bu gerçeğe rağmen Powell, KKTC babasının malı gibi konuşuyor. Aslında Powell'in muhatabı KKTC'nin Dışişleri Bakanıdır. Buna rağmen bu açıklamaların yapılmasına ön ayak olan da iktidar partisinin izlemiş olduğu yanlış politikalardır. Bu fırsatlar verilmese Powell bu konuşmaları herhalde yapamazdı. Görülen o ki ABD'nin iki T formülü iyi işliyor. İktidarın ayıkıp hem Türkiye'nin iç ve dış politikalarında hem de KKTC'de izlenecek politikalarda Prof. Dr. Haydar Baş'ın fikirlerini takip etmeleri, hem kendileri için hem de Türkiye için hayırlı olacaktır.