Hükümetin umudu garsonlar ve mezarlıklar

Devletin asıl gelir kaynakları olan madenleri, kamu kuruluşlarını yabancılara ve yandaşlara peşkeş çeken, senyoraj gelirini devreyi koymayı aklına bile getirmeyen siyasi irademiz, olur olmaz her şeyden kaynak çıkarma yoluna girdi.Alınacak vergi kalmayınca garsonların, müzisyenlerin bahşişlerinden dahi vergi almayı, satılacak kurum ve kuruluş kalmayınca da mezarlıkları bile satmayı planlıyor.Ne günlere kaldık!Koskoca, 16 imparatorluğun mirasçısı durumunda olan bir devletin, iktidar koltuğunu işgal edenlerin işbilmezliği yüzünden düştüğü acziyete bakın.Uçsuz bucaksız okyanuslara sahip olacaksınız ama milletinizin damlalarına göz dikeceksiniz. "Milleti yaşat ki devlet yaşasın" mantığından milletin ölülerinden dahi gelir elde etme seviyesizliğine dikey bir düşüş.İnşallah bu tür seviyesiz adımlar milletimizin onuruna dokunur da önümüzdeki seçimlerde tarihine, şerefine uygun, seviyeli bir karar verir. Milletin damlalarına dahi göz dikenlere değil de, milletine okyanusları getirecek proje ve çözümlere sahip olanları iş başına getirir.Milletimiz 2002 seçimlerinde, Milli Ekonomi Modeli'nin Sahibi Prof. Dr. Haydar Baş'ın genel başkanı olduğu Bağımsız Türkiye Partisi'ni iktidara taşımış olsaydı bir eli yağda bir eli balda olacaktı.Herkes 500 TL "Vatandaşlık Maaşı" alacaktı.Her ev hanımı ayrıca 500 TL "Ev Hanımı Meslek Maaşı" alacaktı.Her doğum yapan 15 bin lira "Doğum Parası" alacaktı.Her çocuğa en az 250 lira burs bağlanacaktı.Her yuva kurmak isteyen, maliyetine, uzun vadeli, sıfır faizli konut kredisi alacaktı.Elektrik, sağlık, ısınma, eğitim bedava olacaktı.100 bin liranın altında geliri olan her vatandaş 1 kuruş dahi vergi vermeyecekti.İsteyen her vatandaş devletin kurduğu maden şirketlerine ortak olabilecekti. Vatandaşlarımız petrol zengini, altın zengini, bor zengini olacaktı.Çalışan her vatandaş en az 4 bin lira asgari ücret alacaktı.Her tarım köylüsü daha tohumunu tarlaya ekmeden ürün bedelinin yarısını avans olarak alacaktı.Kısacası, Bağımsız Türkiye Partisi'nin iktidar olduğu Prof. Dr. Haydar Baş'ın liderliğindeki Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde, millet doya doya yaşayacak, efendi olacak, devlet ise milletinin hizmetçisi güçlü bir devlet olacaktı.Ama milletimiz üç seçimdir bütün bu nimetleri elinin tersiyle itti.Hiçbir projesi olmayan, yabancılara ve azınlıklara vaatler sunarak iktidar koltuğuna oturan, millete ait olan bütün maddi ve manevi değerleri yabancılara peşkeş çeken, satmaktan ve borçlanmaktan başka çözümü olmayan, milletten aldığını yabancılara, azınlıklara ve yandaşlara aktaran, ellerini milletinin cebinden çıkarmayan siyasi iradelere emaneti teslim etti.Onlar da vazifelerini ve vaat ettiklerini yerine getiriyorlar.Bugün de borçlanma mantığı bütün hızıyla devam ediyor. Borç ve faiz yükü arttıkça artıyor. ABD ve AB'de yaşanan ekonomik kriz sebebiyle artık eskisi gibi kaynak da bulunamıyor.Bundan sonra borç verenler eskisi gibi borç veremeyecekleri gibi, alacaklarını da daha hızlı tahsilata koyacaklar.Siyasilerimiz, değirmenin suyu azaldıkça milletin elindekilere daha fazla odaklanıyor.Hükümet şimdilik garsonlara, müzisyenlere ve mezarlıklara umut bağlamış durumda, yarın dilencilerden de vergi almak zorunda kalacak, şimdiden belirtelim.