Serkeş ve dalkavuk
Abdülmecit ve Abdülaziz devrinin Posta Telgraf Nazırı Şükrü Bey'in oğlu Ali Haydar Bey, bir gün Tasvir-i Efkar Matbasına gider. Şinasi ve Namık Kemal ile Ayaşlı Hayri Efendi'yi orada bulur. O sırada, Namık Kemal, Hayri Efendi'ye, "Haydar Bey'in redifli bir gazeli var. Okusun da bir nazire söyle!" der. Haydar Bey gazeli okur. Fakat Hayri Efendi, bunun Ali Paşa aleyhinde olduğunu görünce hiddetlenir: "Ali Paşa Efendimizi kötülemek kimsenin haddi değildir!" Bunun üzerine Şinasi'ye müracaat edilir: "Bari siz arayı bulunuz!" denir. Şinasi de gülümseyerek ilkin Namık Kemal'i gösterir ve "Birisi inatçı ve serkeş", sonra da Hayri Efendi'yi işaret ederek "Öteki dedikoducu ve dalkavuk, ben nasıl araya girebilirim!" diye cevap verir.
Ölümsüz eser
"Şair Evlenmesi" isimli tiyatro eserinin yazarı İbrahim Şinasi, bayramda Mustafa Reşit Paşa'yı ziyarete gitmişti. Tanınmış edebiyatcıyı sevgiyle karşılayan sadrazam, "Buyurunuz, ölümsüz eserlerin muharriri" diye iltifat eder. Şinasi boynunu büker: "Efendimiz dururken, ölümsüz eserler yazmak ne haddimize?" Paşa şaşkındır, hayretle sorar: "Ben mi ölümsüz eserler yazmışım, nerde hani?" Şinasi, "Elbette der. En büyük eseriniz de Ali Paşa. Bir türlü ölmedi gitti!"
Büyük beyin
"Durub-i Emsal-i Osmaniyye" isimli atasözleri kitabının müellifi Şinasi'nin, ömrünün sonlarına doğru başında bir ur belirir. Bir ara dinlenmek üzere Çamlıca'da bir konağa geçerse de fazla duramaz ve işinin başına döner. Başındaki ur giderek büyük. O yine aldırış etmez ve kendi kendisiyle dalga geçer: "Anlaşılan beynim kabına sığmıyor da dışarı fırlamak istiyor."
Kadın erkek
Şinasi'ye dostlarından biri şöyle bir soru yöneltir: "Üstat! Yüzlerinizdeki organların her birinin önemli görevleri var. Kulak işitir, göz görür, burun koku alır vs. Acaba kaşların vazifesi nedir?" Şinasi, bu soruya kaşlarını çatarak cevap verir: "Kadının kaşı hançer, erkeğinki ise ona karşı siperdir. Kadın hançerini çekince, erkek denilen zavallı cengaver, işte o siperleri çatıp kalkan gibi kullanır."
Talihsiz hırsız
Kendisini şair zanneden biri Şinasi'nin yanına sık sık geliyor ve etrafına caka satıyormuş. Bir gün Şinasi'ye, "Sormayın efendim başıma gelenleri. Şirlerimi size takdim etmek için topladığım altın yaldızlı defterimi çalmışlar!" diyerek üzüntüsünü beyan eder. Şinasi şu cevabı verir: "Vah, vah! Çok acıdım. Zavallı hırsız ne talihsiz bir adammış!"
Abdülmecit ve Abdülaziz devrinin Posta Telgraf Nazırı Şükrü Bey'in oğlu Ali Haydar Bey, bir gün Tasvir-i Efkar Matbasına gider. Şinasi ve Namık Kemal ile Ayaşlı Hayri Efendi'yi orada bulur. O sırada, Namık Kemal, Hayri Efendi'ye, "Haydar Bey'in redifli bir gazeli var. Okusun da bir nazire söyle!" der. Haydar Bey gazeli okur. Fakat Hayri Efendi, bunun Ali Paşa aleyhinde olduğunu görünce hiddetlenir: "Ali Paşa Efendimizi kötülemek kimsenin haddi değildir!" Bunun üzerine Şinasi'ye müracaat edilir: "Bari siz arayı bulunuz!" denir. Şinasi de gülümseyerek ilkin Namık Kemal'i gösterir ve "Birisi inatçı ve serkeş", sonra da Hayri Efendi'yi işaret ederek "Öteki dedikoducu ve dalkavuk, ben nasıl araya girebilirim!" diye cevap verir.
Ölümsüz eser
"Şair Evlenmesi" isimli tiyatro eserinin yazarı İbrahim Şinasi, bayramda Mustafa Reşit Paşa'yı ziyarete gitmişti. Tanınmış edebiyatcıyı sevgiyle karşılayan sadrazam, "Buyurunuz, ölümsüz eserlerin muharriri" diye iltifat eder. Şinasi boynunu büker: "Efendimiz dururken, ölümsüz eserler yazmak ne haddimize?" Paşa şaşkındır, hayretle sorar: "Ben mi ölümsüz eserler yazmışım, nerde hani?" Şinasi, "Elbette der. En büyük eseriniz de Ali Paşa. Bir türlü ölmedi gitti!"
Büyük beyin
"Durub-i Emsal-i Osmaniyye" isimli atasözleri kitabının müellifi Şinasi'nin, ömrünün sonlarına doğru başında bir ur belirir. Bir ara dinlenmek üzere Çamlıca'da bir konağa geçerse de fazla duramaz ve işinin başına döner. Başındaki ur giderek büyük. O yine aldırış etmez ve kendi kendisiyle dalga geçer: "Anlaşılan beynim kabına sığmıyor da dışarı fırlamak istiyor."
Kadın erkek
Şinasi'ye dostlarından biri şöyle bir soru yöneltir: "Üstat! Yüzlerinizdeki organların her birinin önemli görevleri var. Kulak işitir, göz görür, burun koku alır vs. Acaba kaşların vazifesi nedir?" Şinasi, bu soruya kaşlarını çatarak cevap verir: "Kadının kaşı hançer, erkeğinki ise ona karşı siperdir. Kadın hançerini çekince, erkek denilen zavallı cengaver, işte o siperleri çatıp kalkan gibi kullanır."
Talihsiz hırsız
Kendisini şair zanneden biri Şinasi'nin yanına sık sık geliyor ve etrafına caka satıyormuş. Bir gün Şinasi'ye, "Sormayın efendim başıma gelenleri. Şirlerimi size takdim etmek için topladığım altın yaldızlı defterimi çalmışlar!" diyerek üzüntüsünü beyan eder. Şinasi şu cevabı verir: "Vah, vah! Çok acıdım. Zavallı hırsız ne talihsiz bir adammış!"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.