KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş: "AB'nin 15 üyesi eğer hakikaten gözleri kararmışsa, hak ve hukuk nedir diye bakmayacaksa, Kıbrıs meselesini kim başlattı diye sormayacaksa, Rum idaresi meşru hükümet mi değil mi diye araştırmayacaksa, yani Kıbrıs meselesine teşhis koymadan Kıbrıs'ı alacaksa, o zaman o AB'nin umduğumuz hak ve adaletten yana, insan haklarından yana, demokrasiden yana, hukukun üstünlüğünden yana, bir kuruluş olduğunu kabul etmememiz gerekir"
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kıbrıs Rum kesimi lideri Glafkos Klerides ile "yabancı diplomatlarla göndermekte olduğu haberlerin ne derece doğru olduğunu anlamak için" yüzyüze görüşmek istediğini söyledi.
Roma temasları öncesinde birkaç saatliğine Ankara'ya uğrayan Denktaş, Esenboğa Havaalanı'nda 4 Aralık zirvesine ilişkin gazetecilerin sorularını cevaplarken, "Klerides'in yabancı diplomatlarla gönderdiği haberler doğruysa bunları değerlendireceğiz, yok hala basın aracılığıyla halkına ve bütün Avrupa'ya söyledikleri geçerliyse bunu da değerlendireceğiz. Madem ki bu kadar heyecan var, müsaade edilsin, bu incelemeyi yapalım, hakkımızdır" dedi.
"Zirvede ne olur" meçhul
4 Aralık zirvesi sonucunu şimdiden bilemeyeceğini ifade eden Denktaş, şöyle devam etti:
"4'ündeki toplantıyı 'ya hak, ya bak' diye taktim etmek hatadır. Çünkü iyi niyet görevi devam etmektedir, diplomatlarla temaslarımız devam etmektedir. Bunların çıkmaz yolda olduğunu gördüğümüz için, acaba bunları çıkar yola sokabilir miyiz diye bir teşebbüs yaptık. Bakalım, neticesi inşallah iyi olur."
Yabancı diplomatların gönderdiği mesajların içeriği hakkında da bilgi veren Denktaş, Klerides'in çelişkili mesajlar gönderdiğine işaret etti: "Garanti anlaşmasının devam ettiğini, Türk askerinin 1960 anlaşmaları çerçevesinde adada kalabileceğine itirazı olmadığını, 3 özgürlüğün bir şekille kabul edilebileceğini söylüyor, ama aynı zamanda bütün göçmenler geri gidecek, garanti anlaşmasının yerine çokuluslu güç gelecek diyor ve Türk askerinin geçici bir süre için kalabileceğini söylüyor. Çelişkili mesajlar veriliyor. Yüz yüze görüşmenin bu nedenle yararı var. Nedir gerçek bilelim, ona göre masaya ya otururuz ya oturmayız, onun kararını birlikte verelim." "4 Aralık'ta Klerides'e sizin bir mesajınız olacak mı?" sorusunuda Denktaş, "Ben anlamaya çalıştıkça, benim de söyleyeceğim yeni şeyler olacak" diye yanıtladı.
Denktaş şöyle devam etti:
"Kıbrıs Rumları, dostları tarafından yaptıklarına bakılmaksızın, meşru Kıbrıs hükümeti olarak tanındıkları günden itibaren, 1960 anlaşmalarında Kıbrıs Türklerine ve Türkiye'ye verilmiş olan haklara rağmen, Kıbrıs'ı almak için uğraşmaktadırlar. Kendilerine meşru Kıbrıs hükümeti unvanı bağışlandığı için de davayı kazandıkları intibaı içinde yollarına devam etmektedirler. Kimse Kıbrıs Rumlarının uzlaşma istemediğini, çünkü Kıbrıs Cumhuriyeti hükümeti olarak addedilmelerinin kendileri için yeterli olduğunu anlamıyor. Görüşme masasında da, bize bu Kıbrıs hükümeti unvanını kabul ettirmekten öteyebir şey düşünmediklerini görüyoruz. Görüşmelere oturmak da maharettir,bir pazarlık olasılığıdır. Bunun çıkmaza gittiğini gördüğünüzde görüşmeye katılmamakta hakkınızdır ve pazarlığın bir parçasıdır"
Dolaylı görüşmelere ara verildikten bu yana pek çok merkezden olumlu görüşler aldıklarını da ifade eden Denktaş, "Ama bunlar, Yunanistan'ın şantajı altında kalan AB'yi bize çıkışmaktan, bizi haksız bulmaktan alıkoymuyor. Başkaları bizi uzlaşmaz görüyor diye, haklarımızdan ve statümüzden, Türkiye'nin haklarından ve Kıbrıs üzerindeki Türk-Yunan dengesinden vazgeçelim mi? Türkiye'nin Kıbrıs üzerinde yasal hakları vardır, garantördür. AB ile gidişat bu garantörlüğe ve bu haklara, Kıbrıs anlaşmalarına aykırıdır. Kanunsuzluk vardır, hırsızlık vardır, adaletsizlik vardır. Bunun karşısında Türk hükümetinin sağlam durması, Kıbrıs Türkleri açısından şükranla karşılanmaktadır.
AB'nin tutumu haksız
AB'nin 15 üyesi eğer hakikaten gözleri kararmışsa, hak ve hukuk nedir diye bakmayacaksa, Kıbrıs meselesini kim başlattı diye sormayacaksa, Rum idaresi meşru hükümet mi değil mi diye araştırmayacaksa, yani Kıbrıs meselesine teşhis koymadan Kıbrıs'ı alacaksa, o zaman o AB'nin umduğumuz hak ve adaletten yana, insan haklarından yana, demokrasiden yana, hukukun üstünlüğünden yana, bir kuruluş olduğunu kabul etmememiz gerekir. AB'den biz tek bir şey istiyoruz. Bize müsaade etsinler, eşit şans versinler, Kıbrıs meselesinedir, hak kimden yanadır, bir teşhis koyalım. Teşhissiz bir meseleyi 38 yıldır benim insanlarımın aleyhine, onları ezerek ve cezalandırarak yürütmektedirler."
Türkiye'nin garantörlüğü şart
Kıbrıs Türklerinin aç ve susuz kaldığı günlerde bile Anavatanın garantörlüğüne inanarak ve güvenerek Türkiye'nin haklarını savunduğunu kaydeden Denktaş, Kıbrıs Türkü'nün 1963-74'de olduğundan daha sağlam ve kararlı olduğunu belirterek, "Kıbrıs Türkleri ekonomik açıdan büyük bir ızdırap içindedir. Yol bulmak için uğraşmaktadır, ama eğemenliğinden, haklarından, Türkiye'sinden ve Türkiye'nin garantörlüğünden vazgeçmiş değildir" diye konuştu.
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Kıbrıs Rum kesimi lideri Glafkos Klerides ile "yabancı diplomatlarla göndermekte olduğu haberlerin ne derece doğru olduğunu anlamak için" yüzyüze görüşmek istediğini söyledi.
Roma temasları öncesinde birkaç saatliğine Ankara'ya uğrayan Denktaş, Esenboğa Havaalanı'nda 4 Aralık zirvesine ilişkin gazetecilerin sorularını cevaplarken, "Klerides'in yabancı diplomatlarla gönderdiği haberler doğruysa bunları değerlendireceğiz, yok hala basın aracılığıyla halkına ve bütün Avrupa'ya söyledikleri geçerliyse bunu da değerlendireceğiz. Madem ki bu kadar heyecan var, müsaade edilsin, bu incelemeyi yapalım, hakkımızdır" dedi.
"Zirvede ne olur" meçhul
4 Aralık zirvesi sonucunu şimdiden bilemeyeceğini ifade eden Denktaş, şöyle devam etti:
"4'ündeki toplantıyı 'ya hak, ya bak' diye taktim etmek hatadır. Çünkü iyi niyet görevi devam etmektedir, diplomatlarla temaslarımız devam etmektedir. Bunların çıkmaz yolda olduğunu gördüğümüz için, acaba bunları çıkar yola sokabilir miyiz diye bir teşebbüs yaptık. Bakalım, neticesi inşallah iyi olur."
Yabancı diplomatların gönderdiği mesajların içeriği hakkında da bilgi veren Denktaş, Klerides'in çelişkili mesajlar gönderdiğine işaret etti: "Garanti anlaşmasının devam ettiğini, Türk askerinin 1960 anlaşmaları çerçevesinde adada kalabileceğine itirazı olmadığını, 3 özgürlüğün bir şekille kabul edilebileceğini söylüyor, ama aynı zamanda bütün göçmenler geri gidecek, garanti anlaşmasının yerine çokuluslu güç gelecek diyor ve Türk askerinin geçici bir süre için kalabileceğini söylüyor. Çelişkili mesajlar veriliyor. Yüz yüze görüşmenin bu nedenle yararı var. Nedir gerçek bilelim, ona göre masaya ya otururuz ya oturmayız, onun kararını birlikte verelim." "4 Aralık'ta Klerides'e sizin bir mesajınız olacak mı?" sorusunuda Denktaş, "Ben anlamaya çalıştıkça, benim de söyleyeceğim yeni şeyler olacak" diye yanıtladı.
Denktaş şöyle devam etti:
"Kıbrıs Rumları, dostları tarafından yaptıklarına bakılmaksızın, meşru Kıbrıs hükümeti olarak tanındıkları günden itibaren, 1960 anlaşmalarında Kıbrıs Türklerine ve Türkiye'ye verilmiş olan haklara rağmen, Kıbrıs'ı almak için uğraşmaktadırlar. Kendilerine meşru Kıbrıs hükümeti unvanı bağışlandığı için de davayı kazandıkları intibaı içinde yollarına devam etmektedirler. Kimse Kıbrıs Rumlarının uzlaşma istemediğini, çünkü Kıbrıs Cumhuriyeti hükümeti olarak addedilmelerinin kendileri için yeterli olduğunu anlamıyor. Görüşme masasında da, bize bu Kıbrıs hükümeti unvanını kabul ettirmekten öteyebir şey düşünmediklerini görüyoruz. Görüşmelere oturmak da maharettir,bir pazarlık olasılığıdır. Bunun çıkmaza gittiğini gördüğünüzde görüşmeye katılmamakta hakkınızdır ve pazarlığın bir parçasıdır"
Dolaylı görüşmelere ara verildikten bu yana pek çok merkezden olumlu görüşler aldıklarını da ifade eden Denktaş, "Ama bunlar, Yunanistan'ın şantajı altında kalan AB'yi bize çıkışmaktan, bizi haksız bulmaktan alıkoymuyor. Başkaları bizi uzlaşmaz görüyor diye, haklarımızdan ve statümüzden, Türkiye'nin haklarından ve Kıbrıs üzerindeki Türk-Yunan dengesinden vazgeçelim mi? Türkiye'nin Kıbrıs üzerinde yasal hakları vardır, garantördür. AB ile gidişat bu garantörlüğe ve bu haklara, Kıbrıs anlaşmalarına aykırıdır. Kanunsuzluk vardır, hırsızlık vardır, adaletsizlik vardır. Bunun karşısında Türk hükümetinin sağlam durması, Kıbrıs Türkleri açısından şükranla karşılanmaktadır.
AB'nin tutumu haksız
AB'nin 15 üyesi eğer hakikaten gözleri kararmışsa, hak ve hukuk nedir diye bakmayacaksa, Kıbrıs meselesini kim başlattı diye sormayacaksa, Rum idaresi meşru hükümet mi değil mi diye araştırmayacaksa, yani Kıbrıs meselesine teşhis koymadan Kıbrıs'ı alacaksa, o zaman o AB'nin umduğumuz hak ve adaletten yana, insan haklarından yana, demokrasiden yana, hukukun üstünlüğünden yana, bir kuruluş olduğunu kabul etmememiz gerekir. AB'den biz tek bir şey istiyoruz. Bize müsaade etsinler, eşit şans versinler, Kıbrıs meselesinedir, hak kimden yanadır, bir teşhis koyalım. Teşhissiz bir meseleyi 38 yıldır benim insanlarımın aleyhine, onları ezerek ve cezalandırarak yürütmektedirler."
Türkiye'nin garantörlüğü şart
Kıbrıs Türklerinin aç ve susuz kaldığı günlerde bile Anavatanın garantörlüğüne inanarak ve güvenerek Türkiye'nin haklarını savunduğunu kaydeden Denktaş, Kıbrıs Türkü'nün 1963-74'de olduğundan daha sağlam ve kararlı olduğunu belirterek, "Kıbrıs Türkleri ekonomik açıdan büyük bir ızdırap içindedir. Yol bulmak için uğraşmaktadır, ama eğemenliğinden, haklarından, Türkiye'sinden ve Türkiye'nin garantörlüğünden vazgeçmiş değildir" diye konuştu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.