Üstün İnanç, İnanç bugün kayıplara karışan İstanbul geleneklerini ve onlarla harmalanmış eski günlerini anlattı Beyazıt Camii bitişiğindeki sohbet çadırın bu defaki konuğu, eski İstanbullu, tiyatro sanatçısı ve Üstün İnanç oldu. İnanç, "Şehir hayatı insanları ile kaimdir" diyerek sözlerine başlarken eski günlerde, İstanbul'un iftarlarında dahi tasarrufun ön planda olduğunu, uzun süreli işgaller, savaşlar görmüş bir şehir olmasından dolayı halkının alışkanlıklarının da sıkıntılı zamanlara paralel geliştiğini kabelirtti. Soğutucuların olmadığı zamanlarda her öğün yenen taze yemekleri, satın alınan buzları, kuyularını anlatıren 1890 yılı itibariyle yapılan bir sayımda evlerde 390 bin kuyu olduğu tespitinin yapıldığını da kaydetti. Çocukluğu ve gençliği Fatih'te geçen İnanç, yaz Ramazanlar'ında, o devirlerde Beyazıt Meydanı'nın ortasında bulunan fıskıyeli havuzun serinliğinden faydalandıklarını ve İstanbul bir sahil şehri olduğundan İftarlarda balığın sıklıkla yer aldığını, Uskumru Dolması'nın ise en meşhurlardan biri olduğunu anlattı. Tatlılardan Vişne Ekmeği ise İnanç için unutulmazlardan... Üstün İnanç, klasik İstanbul terbiyesi ile yetişmiş bir kuşağın sonrasında dünyaya geldiğini belirtirken keskin bir saygı anlayışı ile yetiştirildiğini, İstanbul'daki Osmanlı'dan gelen geleneğin birebir İslamî yaşantıyı da kapsadığını dile getiridi ve kendinden önceki kuşağın hayatlarına dair anektodları dinleyicilerle paylaştı. Teravihler denilince aklına ilk gelen Beyazıt Camii imamı Abdurrahman Gürses olan İnanç, o dönemlerde birçok hafızın bulunduğunu kaydetti. Her akşam farklı bir camiide Teravih kılmanın bir aile geleneği olduğunu da sözlerine ekledi. Çocukluğunun geçtiği Beyazıt'da Aziz Nesin ve ailesi ile komşuluk yaptıklarını, ailede farklı tür düşünce ve yaşam tarzına sahip bireylerinin bulunmasının İstanbul'a özgü o çeşitliliği yansıttığını, Aziz Nesin'in dedesinin bir Rıfaî şeyhi olmasının bugün şaşırtıcı göründüğünü ifade etti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.