‘Ben, seni Kendime ayırdım’
Resûlullah (s.a.a.) Hz. Ali'ye (a.s.) buyurdu ki: "Beni hak üzere peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, seni Kendime ayırdım. Musa için Harun ne idiyse, Benim için sen osun. Şu kadarı var ki, Benden sonra peygamber gelmeyecektir. Sen Benim kardeşim ve mirasçımsın"
18.09.2024 11:17:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi
Resûlullah Efendimiz (s.a.a) İslâm toplumunun tohumunu ekmeye başlayınca toplumun bireyleri arasındaki ilişkiler bağının daha
sağlam olmasını istedi. Bu amaçla Müslümanlar arasında açık ve belirgin bir şekilde kardeşlik uygulamasını başlattı. Şirkten uzak İslâm dininin temel prensiplerinden birinin kökleşmesini hedefledi. Bu İslâm davetinin hem gizlilik aşamasında hem de açıklık aşamasında gerektirdiği bir uygulamaydı.
İlk kardeşlik uygulaması, hicretten önce Mekke'de gerçekleştirilmişti. O sırada Peygamberimiz (s.a.a) Muhacirlerle Ensar'ı kardeş
ilân etmişti. Kardeşlik uygulamasına bakıldığı zaman, Peygamberimizin (s.a.a) şekli şekle ve örneği örneğe eklemlediği görülür. (Kifayet'ut Talib, Hafız el-Gencî, 194). Çünkü kardeşlik uygulaması, İslâmî davet stratejik uygulamaydı. Kardeşlik köprüsünden geçilerek Müslümanlar arasındaki ilişkiler pekiştirildi.
Bu sayede fikirlerin olgunlaşması ve üretkenliğin ve verimliliğin olağan üstü düzeyde artması sağlandı.
Rivayet edilir ki, Peygamberimiz (s.a.a) ashabı arasında kardeşlik uygulamasını başlatınca, Ebu Bekir ile Ömer'i ve Osman ile Abdurrahman b. Avf'ı kardeş ilân etti.
Ali b. Ebu Tâlib ile bunlardan birini kardeş yapmadı. (el-Fusûl'ül-Mühimme, İbn-i Sabbağ el-Malikî, 38; el-Gadîr, Allame Emim, 3/112).
Bunun üzerine Ali (a.s) dedi ki: "Ya Resûlallah! Beni dışarıda bırakarak gerçekleştirdiğin uygulamayı görünce ruhumun bedenimden ayrıldığını ve belimin takatsiz kesildiğini hissettim. Eğer bana öfkelendiğin için bunu yaptıysan, hoşnutluk ve saygınlık Senindir."
Resûlullah (s.a.a) dedi ki: "Beni hak üzere peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, seni Kendime ayırdım. Musa için Harun
ne idiyse, Benim için sen osun. Şu kadarı var ki, Benden sonra peygamber gelmeyecektir. Sen Benim kardeşim ve mirasçımsın."
Ali (a.s) dedi ki: "Senden sonra neyin mirasçısı olacağım?"
Buyurdu ki: "Benden önceki peygamberler neyi miras bıraktıysalar; Rablerinin kitabını ve peygamberlerinin sünnetini... Sen cennetteki kasrımda Benimle beraber olacaksın. (Ahmed b. Hanbel, Menakıb-u Ali (a.s); Tarih-u Dimaşk, İbn-i Asakir, 6/201; Kenz'ül-Ummal, el- Muttaki el-Hindî, 5/40; Keşful- Gumme, 1/326).
İkinci kardeşlik uygulaması da hicretten birkaç ay sonra Medine'de gerçekleştirildi. (Kifayet'ut-Talib, el Gencî 82; Tezkiret'ül-Havass, 14; el Fusûl'ül-Mühimme, 38).
sağlam olmasını istedi. Bu amaçla Müslümanlar arasında açık ve belirgin bir şekilde kardeşlik uygulamasını başlattı. Şirkten uzak İslâm dininin temel prensiplerinden birinin kökleşmesini hedefledi. Bu İslâm davetinin hem gizlilik aşamasında hem de açıklık aşamasında gerektirdiği bir uygulamaydı.
İlk kardeşlik uygulaması, hicretten önce Mekke'de gerçekleştirilmişti. O sırada Peygamberimiz (s.a.a) Muhacirlerle Ensar'ı kardeş
ilân etmişti. Kardeşlik uygulamasına bakıldığı zaman, Peygamberimizin (s.a.a) şekli şekle ve örneği örneğe eklemlediği görülür. (Kifayet'ut Talib, Hafız el-Gencî, 194). Çünkü kardeşlik uygulaması, İslâmî davet stratejik uygulamaydı. Kardeşlik köprüsünden geçilerek Müslümanlar arasındaki ilişkiler pekiştirildi.
Bu sayede fikirlerin olgunlaşması ve üretkenliğin ve verimliliğin olağan üstü düzeyde artması sağlandı.
Rivayet edilir ki, Peygamberimiz (s.a.a) ashabı arasında kardeşlik uygulamasını başlatınca, Ebu Bekir ile Ömer'i ve Osman ile Abdurrahman b. Avf'ı kardeş ilân etti.
Ali b. Ebu Tâlib ile bunlardan birini kardeş yapmadı. (el-Fusûl'ül-Mühimme, İbn-i Sabbağ el-Malikî, 38; el-Gadîr, Allame Emim, 3/112).
Bunun üzerine Ali (a.s) dedi ki: "Ya Resûlallah! Beni dışarıda bırakarak gerçekleştirdiğin uygulamayı görünce ruhumun bedenimden ayrıldığını ve belimin takatsiz kesildiğini hissettim. Eğer bana öfkelendiğin için bunu yaptıysan, hoşnutluk ve saygınlık Senindir."
Resûlullah (s.a.a) dedi ki: "Beni hak üzere peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki, seni Kendime ayırdım. Musa için Harun
ne idiyse, Benim için sen osun. Şu kadarı var ki, Benden sonra peygamber gelmeyecektir. Sen Benim kardeşim ve mirasçımsın."
Ali (a.s) dedi ki: "Senden sonra neyin mirasçısı olacağım?"
Buyurdu ki: "Benden önceki peygamberler neyi miras bıraktıysalar; Rablerinin kitabını ve peygamberlerinin sünnetini... Sen cennetteki kasrımda Benimle beraber olacaksın. (Ahmed b. Hanbel, Menakıb-u Ali (a.s); Tarih-u Dimaşk, İbn-i Asakir, 6/201; Kenz'ül-Ummal, el- Muttaki el-Hindî, 5/40; Keşful- Gumme, 1/326).
İkinci kardeşlik uygulaması da hicretten birkaç ay sonra Medine'de gerçekleştirildi. (Kifayet'ut-Talib, el Gencî 82; Tezkiret'ül-Havass, 14; el Fusûl'ül-Mühimme, 38).
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.