Allah’ın kuluna şefkati sonsuzdur
Bir hadis-i şerifte Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur: “Allah-ü Teâlâ’nın kuluna olan şefkati, bir şefkat sahibi ananın yavrusuna olan şefkatinden daha ileridir”
25.12.2023 10:23:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş
İmam Gazali Hazretleri şöyle anlatıyor:
Peygamber Efendimiz bir defasında şu ayet-i kerimeyi okudu: "Çok kere kâfirler, Müslüman olmalarını arzu ederler." (Hicr, 2).
Bir başka hadis-i şerifte ise şöyle buyrulur: "Allah ü Teâlâ'nın kuluna olan şefkati, bir şefkat sahibi ananın yavrusuna olan şefkatinden daha ileridir."
Cabir (r.a.) şöyle buyurur: "Kıyamet günü, iyiliği kötülüğünden fazla olan hesap vermeden Cennete girer. İyiliği kötülüğü müsavi gelen az hesaba çekilir, sonra Cennete girer. Peygamber Efendimizin şefaati bunların dışında kalan ve günahı fazla olduğu için ağırlığını çekemeyen kimselere olacaktır."
Allah-ü Teâlâ'nın Musa Peygambere bir vahyini şöyle rivayet ederler: "Ya Musa, Karun senden yardım etmeni istedi, etmedin. İzzetim celâlim hakkı için Benden yardım isteseydi, elbette yardımımı esirgemez, onu affederdim."
Sanabicî (r.a.) anlatıyor:
Ubade b. Samit ölüm döşeğinde idi. Yanına vardım, ağlamaya başladım.
Bana şöyle dedi: "Dur hele, niçin ağlıyorsun? Allah'a yemin olsun, duyduğum bütün hadis-i şerifleri size bildirdim. Yalnız bir tanesi hariç. Onu da şimdi anlatacağım. Şimdiye kadar saklıyordum. Peygamber Efendimizden şöyle işittim: Bir kimse, Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in O'nun Resulü olduğuna şehadet ederse Allah-ü
Teâlâ, ateşi ona haram kılar." Abdullah b. Amr b. As, bir hadis-i şerifi şöyle anlatıyor: "Allah- ü Teâlâ halkın önünde ümmetimden bir kişiyi ortaya çıkarır. Onun durumu şöyledir:
Hakkında doksan dokuz defter tutulmuştur. O defterlerden her biri bir göz alımı kadar uzun ve geniştir.
Bunları o kula gösterir ve şöyle sorar: 'Bunlardan inkâr edeceğin bir şey var mı? Kâtiplerim sana zulmetmiş mi? Beyan edecek bir itirazın var mı?'
Bunlar soruldukça o kimse şöyle der: 'Yok ya Rabbi.'
Sonra Cenab-ı Hak şöyle buyurur: 'Evet, doğru söyledin. Kâtiplerin sana zulmü yok. Fakat burada olmayan, bizim katımızda saklı bir iyiliğin var. Onu çıkarmak gerek. Çünkü bugün zulüm günü değildir.'
Sonra bir bitaka -bir nevi etiket- çıkarılır. Üzerinde şu ibare yazılıdır: 'Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Resûlullah.'
Kul, bu hal karşısında şöyle der: 'Ya Rabbi, bu tutulan koca siciller karşısında bu küçücük şeyin ne önemi olur?'
Şu hitabı alır: 'Bugün sana zulüm olmayacaktır.'
Sonra sıra tartıya gelir. Terazinin bir gözüne o siciller, bir gözüne de o bitaka konur, ağır gelir. Siciller aşağı iner; o ufak kâğıt parçası yukarı çıkar. Ağırlık itibariyle üstün bir şey var. Onu hiçbir şey geçemez, o da Allah'tır (c.c.). Allah'ın birliğine hamd olsun. Salât ve selâm O'nun Peygamberine olsun.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den…)
Peygamber Efendimiz bir defasında şu ayet-i kerimeyi okudu: "Çok kere kâfirler, Müslüman olmalarını arzu ederler." (Hicr, 2).
Bir başka hadis-i şerifte ise şöyle buyrulur: "Allah ü Teâlâ'nın kuluna olan şefkati, bir şefkat sahibi ananın yavrusuna olan şefkatinden daha ileridir."
Cabir (r.a.) şöyle buyurur: "Kıyamet günü, iyiliği kötülüğünden fazla olan hesap vermeden Cennete girer. İyiliği kötülüğü müsavi gelen az hesaba çekilir, sonra Cennete girer. Peygamber Efendimizin şefaati bunların dışında kalan ve günahı fazla olduğu için ağırlığını çekemeyen kimselere olacaktır."
Allah-ü Teâlâ'nın Musa Peygambere bir vahyini şöyle rivayet ederler: "Ya Musa, Karun senden yardım etmeni istedi, etmedin. İzzetim celâlim hakkı için Benden yardım isteseydi, elbette yardımımı esirgemez, onu affederdim."
Sanabicî (r.a.) anlatıyor:
Ubade b. Samit ölüm döşeğinde idi. Yanına vardım, ağlamaya başladım.
Bana şöyle dedi: "Dur hele, niçin ağlıyorsun? Allah'a yemin olsun, duyduğum bütün hadis-i şerifleri size bildirdim. Yalnız bir tanesi hariç. Onu da şimdi anlatacağım. Şimdiye kadar saklıyordum. Peygamber Efendimizden şöyle işittim: Bir kimse, Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in O'nun Resulü olduğuna şehadet ederse Allah-ü
Teâlâ, ateşi ona haram kılar." Abdullah b. Amr b. As, bir hadis-i şerifi şöyle anlatıyor: "Allah- ü Teâlâ halkın önünde ümmetimden bir kişiyi ortaya çıkarır. Onun durumu şöyledir:
Hakkında doksan dokuz defter tutulmuştur. O defterlerden her biri bir göz alımı kadar uzun ve geniştir.
Bunları o kula gösterir ve şöyle sorar: 'Bunlardan inkâr edeceğin bir şey var mı? Kâtiplerim sana zulmetmiş mi? Beyan edecek bir itirazın var mı?'
Bunlar soruldukça o kimse şöyle der: 'Yok ya Rabbi.'
Sonra Cenab-ı Hak şöyle buyurur: 'Evet, doğru söyledin. Kâtiplerin sana zulmü yok. Fakat burada olmayan, bizim katımızda saklı bir iyiliğin var. Onu çıkarmak gerek. Çünkü bugün zulüm günü değildir.'
Sonra bir bitaka -bir nevi etiket- çıkarılır. Üzerinde şu ibare yazılıdır: 'Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Resûlullah.'
Kul, bu hal karşısında şöyle der: 'Ya Rabbi, bu tutulan koca siciller karşısında bu küçücük şeyin ne önemi olur?'
Şu hitabı alır: 'Bugün sana zulüm olmayacaktır.'
Sonra sıra tartıya gelir. Terazinin bir gözüne o siciller, bir gözüne de o bitaka konur, ağır gelir. Siciller aşağı iner; o ufak kâğıt parçası yukarı çıkar. Ağırlık itibariyle üstün bir şey var. Onu hiçbir şey geçemez, o da Allah'tır (c.c.). Allah'ın birliğine hamd olsun. Salât ve selâm O'nun Peygamberine olsun.
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den…)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.