Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) illerdeki tanıtım ve katılım toplantılarının yanısıra ilçelerde de yoğun bir proğram çalışması yapıyor. Bu çerçevede, İstanbul'un Eyüp ilçesi tarafından düzenlenen toplantı yoğun bir katılımla gerçekleşti. Eyüp Sultan Düğün Salonunu dolduran bine yakın Eyüplü, tam da Türkiye'nin AB'ye kuyruk yapılmak istendiği bir dönemde milletin gerçek isteğini, "Bağımsız Türkiye", "Bu vatan bizimdir bizim kalacak" sloganlarıyla ortaya koydu.
"Açız" diyenleri duyan iradeye ihtiyaç var
Saygı duruşu, İstiklâl Marşı'nın okunması, İlçe Başkanı Ömer Nezir'in açış konuşmasıyla başlayan programda konuşan BTP kurmayları, Türkiye'nin içinde bulunduğu durum ve çıkış yolları hakkında bilgiler sundular. MYK üyesi Muharrem Bayraktar, Türkiye'nin tarihinin en tehlikeli virajına girmiş bulunduğunu belirterek, bu virajdan geçişin, Oğuz Kağan, Kanuni Sultan Süleyman ve Mustafa Kemal Atatürk'ün, hedefi, gücü büyük devlet anlayışının, Prof. Dr. Haydar Baş'ın kâinat devleti şeklinde günümüze yansıyan şeklinden geçtiğini söyledi. MYK üyesi Müslim Karabacak, bugün, Ankara'nın, gören, vatandaşın mektuplarını okuyabilen, "açız " diyenleri duyan bir iradeye ihtiyacı olduğunu söylerken, MYK Üyesi Mehmet Emin Koç, Ankara'dakilerin vatandaştan giden mektupları okuyamazken, Washington'dan, Brüksel'den gelenleri çok iyi okuyup, gereğini de hemen yaptıklarına dikkat çekti. AB konusuna da değinen Koç, bu milletin evlatlarını, kendi vatanında bey, paşa yapmak varken, iktidarı, muhalefeti ile bütün partilerin, Avrupa ülkelerinde köle, seyis yapmaya çalıştıklarına işaret etti. Koç, BTP'nin uyarmasıyla, milletin, böyle bir oyuna geldiğini anladığını söyledi.
"İşi ehline teslim etsinler"
BTP'nin Eyüp'teki toplantısına 2. Kuvay-ı Milliye'nin mimarı Prof. Dr. Haydar Baş da katıldı ve kısa bir konuşma yaptı.Türk milletinin, dünya hakimiyeti döneminde, insanlık alemine adaleti, can, mal, namus, din ve vicdan, vatan emniyetini doya yaşatmış büyük bir millet olduğunu, gittiği her yerin sakinlerine, "toprağım da, varlığım da, mabedim de senin, ben de seninim" dedirtmeyi başaran tek milletin Türk milleti olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, "Bu mirası devam ettirmek kadar mutlu ve mesuliyetli bir tez olamaz. İşte biz bu mesuliyetli teze şartlar gereği talip olmak zorunda kaldık ve siyasete girdik" dedi. "Fakat biz çok istedik ki, siyasette söz sahibi olanlar bu yolda adım atsınlar, milleti rahatlatsınlar. Amma, biz dedik biz dinledik. Bir de baktık ki ülkemizin her köşesi pazarlık konusu olmaya başlamış. AB'ye girme adı altında öyle talepler var ki kimse 'hayır' demiyor" şeklinde devam eden Prof. Dr. Haydar Baş, "Bütün partiler AB'ye girebilmek için adeta yarışır oldu. Bu aslında, bu siyasi partilerin hiç bir şey yapamadıklarının, yapmadıklarının çok büyük bir delilidir. Eğer başarılı olmuş olsalardı, 'Biz AB'ye girelim. Daha rahat yaşayalım' temennisinde, isteğinde bulunurlar mıydı?" diye sordu ve başarılı olamayan bu siyasetçilerin yapacakları işin, getirip işi ehline teslim etmek olduğunu ifade etti.
Kırk yıllık Yani olur mu Kâni?
Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi: "Türkiye tamamen para oyunlarıyla bu hale düşürüldü. Para oyunlarıyla ülkeyi öyle bir hale soktular ki içinden çıkmaları da mümkün değildir. Avrupa çalışacak, cebine parasını koyacak, T.C. Devletine gelecek, 'İnsanını memnun etmen için sana para vereceğim' diyecek. Aklınız bunu kabul ediyor mu? 'AB'ye girersek cebimiz para dolacak, milli gelirimiz 10 bin dolara çıkacak' gibi yalanlarla insanımızı avutuyorlar. Avrupa, kişi başına 10 bin dolar değil 10 kuruş vermez. Tarih boyu bizim onlarla hukukumuz ortadadır. Bunu nasıl olur da örtbas edebilirler? Kırk yıllık Yani'nin Kâni olması mümkün müdür? AB, ABD vs gibi ülkelere güvenerek insanımızı avutmanın hiç bir zaman milletimize faydası yoktur. Bize bizden başkasından fayda yoktur. Bunu çok iyi bilelim. Biz bu sıkıntılardan, açlıktan, yokluktan kurtulmaya karar verdi isek yapacağımız ilk iş, gece gündüz, 24 saat çalışmaktır. Bu iş artık 8 saat dönemini geçti. 24 saat çalışacağız. 24 saat çalıştığımız zaman iki yılda Avrupa'yı, üç yılda ABD'yi yakalar, 4. yılda da dünyanın lider ülkesi oluruz."
Para basamayan devlet esir devlettir
Dünyada borçla kalkınan tek bir devlet olmadığını, kalkınan devletlerin emisyonu genişleterek emeği devreye sokmak ve üretimi artırmak suretiyle kalkındıklarını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, bizde ise IMF'nin talimatıyla Merkez Bankası'nı hükümetin tasarrufundan çıkardıklarını, "para basamazsın" dediklerini, para basamayan devlete ise esir devlet dendiğini ifade ederek şöyle dedi:
"Biz, IMF'ye 'geriye dön marş marş' diyeceğiz. Biz, sadece borç faizlerine verilen 45 katrilyon kadar parayı emisyonla elde etsek, çiftçimize, hayvancılarımıza, sanayicimize, esnafımıza dağıtsak, memlekette güller açar. Bülbüller öter. Ben IMF'nin boğazını tıkayacağım. Ona gideni alıp milletime dağıtacağım. Ekonomimiz, 1923 ila 1938 yılları arasında, merhum Atatürk'ün uyguladığı modeli hayata geçirmekle en kısa zamanda layık olduğu yere gelecektir. Ama tak şartımız var. Bu şart da 24 saat çalışmaktır."
Kuvay-ı Milliye'nin gücü
BTP Eyüp İlçe Teşkilatının düzenlediği toplantıda, BTP saflarına yoğun bir katılım olduğu gözlendi. Türkiye'yi kâinat devleti yapacak kadroya iştirak etmekten büyük gurur duyduklarını belirten katılımcılar arasında yer alan tekstilci Sevgi Güler (62), BTP'ye üye olma gerekçesi ve beklentileri hakkında şunları söyledi: "Hasta idim. Yürümekte zorluk çekiyordum. Bir gün bir televizyonda bir Türk bayrağı gördüm. Milleti Çağlayan meydanına davet ediyordu. Bayrağımı aldım ve gittim. O bayrakların arasında iyileştim. Ayağa kalktım. Onun için BTP üyesi oldum. Bu rozeti bağımsızlık için takıyorum. Biz biz olalım, kendimize gelelim, bağımsız olalım, diye takıyorum. Okyanusta kaptansız bir gemi gibi seyreden Türkiye'nin, kaptanını bulduğuna inandığım için takıyorum. Türkiye, kendine geldiğinde ne yapabileceğini tekstil sektöründe gösterdi. Ama tekstil firmalarının isimleri müstemlekelerde olduğu gibi hep yabancı oldu. Ben yabancı isimler değil Türkçe isimler istediğim için buradayım. Ayrıca 12 Adalar'ı da istediğim için buradayım."
"Açız" diyenleri duyan iradeye ihtiyaç var
Saygı duruşu, İstiklâl Marşı'nın okunması, İlçe Başkanı Ömer Nezir'in açış konuşmasıyla başlayan programda konuşan BTP kurmayları, Türkiye'nin içinde bulunduğu durum ve çıkış yolları hakkında bilgiler sundular. MYK üyesi Muharrem Bayraktar, Türkiye'nin tarihinin en tehlikeli virajına girmiş bulunduğunu belirterek, bu virajdan geçişin, Oğuz Kağan, Kanuni Sultan Süleyman ve Mustafa Kemal Atatürk'ün, hedefi, gücü büyük devlet anlayışının, Prof. Dr. Haydar Baş'ın kâinat devleti şeklinde günümüze yansıyan şeklinden geçtiğini söyledi. MYK üyesi Müslim Karabacak, bugün, Ankara'nın, gören, vatandaşın mektuplarını okuyabilen, "açız " diyenleri duyan bir iradeye ihtiyacı olduğunu söylerken, MYK Üyesi Mehmet Emin Koç, Ankara'dakilerin vatandaştan giden mektupları okuyamazken, Washington'dan, Brüksel'den gelenleri çok iyi okuyup, gereğini de hemen yaptıklarına dikkat çekti. AB konusuna da değinen Koç, bu milletin evlatlarını, kendi vatanında bey, paşa yapmak varken, iktidarı, muhalefeti ile bütün partilerin, Avrupa ülkelerinde köle, seyis yapmaya çalıştıklarına işaret etti. Koç, BTP'nin uyarmasıyla, milletin, böyle bir oyuna geldiğini anladığını söyledi.
"İşi ehline teslim etsinler"
BTP'nin Eyüp'teki toplantısına 2. Kuvay-ı Milliye'nin mimarı Prof. Dr. Haydar Baş da katıldı ve kısa bir konuşma yaptı.Türk milletinin, dünya hakimiyeti döneminde, insanlık alemine adaleti, can, mal, namus, din ve vicdan, vatan emniyetini doya yaşatmış büyük bir millet olduğunu, gittiği her yerin sakinlerine, "toprağım da, varlığım da, mabedim de senin, ben de seninim" dedirtmeyi başaran tek milletin Türk milleti olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, "Bu mirası devam ettirmek kadar mutlu ve mesuliyetli bir tez olamaz. İşte biz bu mesuliyetli teze şartlar gereği talip olmak zorunda kaldık ve siyasete girdik" dedi. "Fakat biz çok istedik ki, siyasette söz sahibi olanlar bu yolda adım atsınlar, milleti rahatlatsınlar. Amma, biz dedik biz dinledik. Bir de baktık ki ülkemizin her köşesi pazarlık konusu olmaya başlamış. AB'ye girme adı altında öyle talepler var ki kimse 'hayır' demiyor" şeklinde devam eden Prof. Dr. Haydar Baş, "Bütün partiler AB'ye girebilmek için adeta yarışır oldu. Bu aslında, bu siyasi partilerin hiç bir şey yapamadıklarının, yapmadıklarının çok büyük bir delilidir. Eğer başarılı olmuş olsalardı, 'Biz AB'ye girelim. Daha rahat yaşayalım' temennisinde, isteğinde bulunurlar mıydı?" diye sordu ve başarılı olamayan bu siyasetçilerin yapacakları işin, getirip işi ehline teslim etmek olduğunu ifade etti.
Kırk yıllık Yani olur mu Kâni?
Prof. Dr. Haydar Baş, şunları söyledi: "Türkiye tamamen para oyunlarıyla bu hale düşürüldü. Para oyunlarıyla ülkeyi öyle bir hale soktular ki içinden çıkmaları da mümkün değildir. Avrupa çalışacak, cebine parasını koyacak, T.C. Devletine gelecek, 'İnsanını memnun etmen için sana para vereceğim' diyecek. Aklınız bunu kabul ediyor mu? 'AB'ye girersek cebimiz para dolacak, milli gelirimiz 10 bin dolara çıkacak' gibi yalanlarla insanımızı avutuyorlar. Avrupa, kişi başına 10 bin dolar değil 10 kuruş vermez. Tarih boyu bizim onlarla hukukumuz ortadadır. Bunu nasıl olur da örtbas edebilirler? Kırk yıllık Yani'nin Kâni olması mümkün müdür? AB, ABD vs gibi ülkelere güvenerek insanımızı avutmanın hiç bir zaman milletimize faydası yoktur. Bize bizden başkasından fayda yoktur. Bunu çok iyi bilelim. Biz bu sıkıntılardan, açlıktan, yokluktan kurtulmaya karar verdi isek yapacağımız ilk iş, gece gündüz, 24 saat çalışmaktır. Bu iş artık 8 saat dönemini geçti. 24 saat çalışacağız. 24 saat çalıştığımız zaman iki yılda Avrupa'yı, üç yılda ABD'yi yakalar, 4. yılda da dünyanın lider ülkesi oluruz."
Para basamayan devlet esir devlettir
Dünyada borçla kalkınan tek bir devlet olmadığını, kalkınan devletlerin emisyonu genişleterek emeği devreye sokmak ve üretimi artırmak suretiyle kalkındıklarını söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, bizde ise IMF'nin talimatıyla Merkez Bankası'nı hükümetin tasarrufundan çıkardıklarını, "para basamazsın" dediklerini, para basamayan devlete ise esir devlet dendiğini ifade ederek şöyle dedi:
"Biz, IMF'ye 'geriye dön marş marş' diyeceğiz. Biz, sadece borç faizlerine verilen 45 katrilyon kadar parayı emisyonla elde etsek, çiftçimize, hayvancılarımıza, sanayicimize, esnafımıza dağıtsak, memlekette güller açar. Bülbüller öter. Ben IMF'nin boğazını tıkayacağım. Ona gideni alıp milletime dağıtacağım. Ekonomimiz, 1923 ila 1938 yılları arasında, merhum Atatürk'ün uyguladığı modeli hayata geçirmekle en kısa zamanda layık olduğu yere gelecektir. Ama tak şartımız var. Bu şart da 24 saat çalışmaktır."
Kuvay-ı Milliye'nin gücü
BTP Eyüp İlçe Teşkilatının düzenlediği toplantıda, BTP saflarına yoğun bir katılım olduğu gözlendi. Türkiye'yi kâinat devleti yapacak kadroya iştirak etmekten büyük gurur duyduklarını belirten katılımcılar arasında yer alan tekstilci Sevgi Güler (62), BTP'ye üye olma gerekçesi ve beklentileri hakkında şunları söyledi: "Hasta idim. Yürümekte zorluk çekiyordum. Bir gün bir televizyonda bir Türk bayrağı gördüm. Milleti Çağlayan meydanına davet ediyordu. Bayrağımı aldım ve gittim. O bayrakların arasında iyileştim. Ayağa kalktım. Onun için BTP üyesi oldum. Bu rozeti bağımsızlık için takıyorum. Biz biz olalım, kendimize gelelim, bağımsız olalım, diye takıyorum. Okyanusta kaptansız bir gemi gibi seyreden Türkiye'nin, kaptanını bulduğuna inandığım için takıyorum. Türkiye, kendine geldiğinde ne yapabileceğini tekstil sektöründe gösterdi. Ama tekstil firmalarının isimleri müstemlekelerde olduğu gibi hep yabancı oldu. Ben yabancı isimler değil Türkçe isimler istediğim için buradayım. Ayrıca 12 Adalar'ı da istediğim için buradayım."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.