‘O, kendisine itirazsız icabet ettirmiştir’
"Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. Öyle iken, küfredenler Rablerine başkalarını eşit tutuyorlar." (En'am, 1).
"Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü yaratmak mı? Ki onu Allah bina edip yükseltmiş ve ona şekil vermiştir. Gecesini karanlık yapmış, gündüzünü aydınlatmıştır. Ardından yeri düzenlemiştir. Suyunu ondan çıkarmış ve otlak yer meydana getirmiştir. Dağları yerleştirmiştir." (Naziat, 27-32).
İmam Ali (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Allah, mahlûkatı hiçbir şeyi örnek almadan, hiçbir kılavuzun kılavuzluğunu almadan, hiçbir yardımcının yardımını görmeden yaratmıştır. Emriyle yaratılışı tamamlamış, kendisine boyun eğdirmiş, itirazsız icabet ettirmiştir." (Nehc'ul-Belağa, 155. hutbe; Şerh-i Nehcu'l-Belağa-i İbn-i Ebi'l-Hadid, 9/181).
İmam Bâkır (a.s.), "Küfredenler bilmezler mi?" ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: "Gök birbirine kapanmış ve yağmur yağmıyordu. Yeryüzü birbirine bağlanmıştı ve bitki yeşermiyordu. Böylece Allah yağmurla göğü ve bitki yeşerterek de yeryüzünü açtı." (el-İhticac, 2/181/207).
İmam Ali (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Eşyayı ezeli maddeden ve ebedi örneklerden yaratmamıştır. Aksine yarattığı, sınırını belirlediği ve şekillendirdiğini şekillendirdi ve de en güzel şekilde şekillendirdi." (Nehc'ul-Belağa, 163. hutbe; Şerh-i Nehcu'l-Belağa-i İbn-i Ebi'l-Hadid, 9/252).
İmam Ali (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Allah, yaratılanları başkasından alınmış örnek olmadan yaratmıştır. Mahlûkatı yaratırken yarattıklarından hiç kimseden yardım da istememiştir." (Nehcu'l-Belağa, 186. hutbe; Şerh-i Nehc'ul-Belağa-i İbn-i Ebi'l-Hadid, 13/87).
İmam Bâkır (a.s.) şöyle buyurmuştur: "Allah Tebarek ve Teâlâ varlıkları yarattı ama bir şeyden değil. Allah-u Teâlâ'nın varlıkları bir şeyden yarattığını zanneden şüphesiz kafir olmuştur. Zira her şeyi kendisinden yarattığı o şey ezeliyet ve hüviyetinde kendisiyle var olan kadim bir şey olursa, o şey ezeli olur." (İlel'uş-Şerayi'; 607/81).
İmam Ali (a.s.) şöyle buyurmuştur: "(Birine) Uymadan, öğrenmeden, hikmet sahibi bir yaratıcının örneğinden örnek almadan, hata etmeden veya (meşveret için) bir grubu toplamadan yaratıkları ilmiyle yaratan, onları hükmüyle (emriyle) vücuda getirendir." (Şerh-i Nehc'ul-Belağa-i İbn-i Ebi'l-Hadid, 13/115). (Muhammed Muhammedî Reyşehrî, Mizanu'l-Hikmet).
OKAN EGESEL