1799 yılında Napolyon, Akka kuşatması sırasında, Filistin'deki Yahudilere, Suriye'nin işgalinden sonra, Kudüs ve civarında bir hükumet kurmayı vaad etmişti. Rothschild'ler de Filistin'de bir hayli zamandır devlet kurmak istiyordu. Fakat Filistin'de bir Yahudi devleti kurulması fikrini hayata geçiren ilk kişi Haham Zevi Hirsch Kalischer'dir. Kalischer, 1836 yılında Mayer von Rothschild'e Kudüs'ü satın almasını rica etmiştir. Bunun içinde Osmanlı Devleti'nde yaşayan Yahudilerle ilgili saraydan imtiyazlar almışlardır. (Arslan, agm, s.12).
Osmanlı Devleti 16 Haziran 1869 tarihinde "Ecanibe Toprak Satışı" isimli bir kanunu yürürlüğe sokmuştur. Bu kanun Rothschild ailesinin ekmeğine yağ sürmüştür. Kanuna göre yabancılar Hicaz bölgesi dışında kalan Osmanlı topraklarında mülk edinebileceklerdi. Rothschild ailesi bu kanun sayesinde Filistin'de yüz binlerce dönüm arazi satın almıştır. 1918 yılındaki raporlarda Filistin'in 650.000 dönüm toprağı Museviler'e aittir. Bu rakam da Yahudiler'in kısa sürede aldığı mesafenin ispatıdır. (Osmanlı Belgelerinde Filistin, BDAGMY, İstanbul 2009, s.258).
Abdülhamid 1880'li yıllarda toprak satışı ve bina yapımını yasaklasa da bu yasaklar yapılan icraatlarla uygulanmamıştır. Rothschild ailesinin Filistin'de kurduğu 150'ye yakın koloninin bazılarının ismi şöyledir:
Uyun el?Kara (Rishon le Zion), Ekron el?Betty (Mazkeret Batya/Bathiah), Bat Shelomo, Ca'une, Zübeyd ve diğerleri. (BOA, ŞD, No:2292/34, 7 Teşrin?i Sani 1316/20 Kasım 1990).
Burada dikkat edilmesi gereken 2 husus vardır, Abdülhamid'in yasağına rağmen dinlenilmemesi onun otoritesinin olmadığını gösterir fakat yine Abdülhamid'in Rothschild'lerle olan yakın ilişkisi ve bağına bakılırsa yasaklar sadece göstermeliktir.
Rothschild ailesi Filistin'deki icraatlarını devam ettirirken, 1854 yılında Kudüs'te Misgav la?Dakh isminde bir hastane, 1888 yılında Safed kazasında Rothschild Hastanesi isminde başka bir hastane yaptırmıştır. 1854 yılında ise Kudüs'te erkekler ve kızla için iki ayrı yerde Rothschild okulu açmıştır. (BOA, İ. MMS, No:110/4726, leff 9, 4 Mart 1306/16 Mart 1890).
Garip olan başka bir gerçek ise Osmanlı padişahlarının yakın ilişkilerine rağmen 1. Dünya Savaşında Rothschild ailesinden 5 kişinin İngiliz ordusuna katılarak Osmanlı ordusuna karşı savaşmasıdır.
Osmanlı Devleti'nin verdiği imtiyazlar ortadadır bunlara kimse itiraz edemez, bunlarla birlikte birçok kaynakta mevcut. Yıkılan Osmanlı İmparatorluğu'ndan bir devlet kuran Atatürk'ün Filistin konusundaki görüşlerini de iyi analiz etmek gerekir. 27 Temmuz 1937 tarihinde Hakimiyet?i Milliye gazetesine verdiği demeç O'nun bu konudaki hassasiyetinin göstergesidir:
"Ortadoğu'da bütün bir bölgede çıban başı olacak bir Yahudi devletinin kurulma aşamasında olduğunu sezinledikten sonra Filistin'e el sürülemez. Türkler bölgedeki yabancı işgali kabul edemez. Hz. Muhammed Efendimizin ve kutsal değerlerimizin hürmetine İslam'ın mukaddes topraklarının Yahudilerin ve Hıristiyanların nüfuzuna girmesine engel olacağız. Ordumuzun buna gücü yeter."
Atatürk'ün Filistin konusundaki görüşü ve Yahudi devletine karşı olduğu apaçık bir gerçektir. Zaten Cumhuriyet'i kurduktan sonra Mason localarını kapatması da bunun en büyük ispatıdır.
Ekonomisini ve saltanatını Yahudi ve Hıristiyanlara peşkeş çekmiş Osmanlı'yı öve öve bitiremeyenlerin neden Mustafa Kemal Atatürk'e iftira attıklarını kavrayıp, Cumhuriyet'e ve kurucumuza sahip çıkarsak bu oyunu bozarız. Allah milletimize tez zamanda gerçekleri görerek ayıkmayı nasip etsin.
Osmanlı Devleti 16 Haziran 1869 tarihinde "Ecanibe Toprak Satışı" isimli bir kanunu yürürlüğe sokmuştur. Bu kanun Rothschild ailesinin ekmeğine yağ sürmüştür. Kanuna göre yabancılar Hicaz bölgesi dışında kalan Osmanlı topraklarında mülk edinebileceklerdi. Rothschild ailesi bu kanun sayesinde Filistin'de yüz binlerce dönüm arazi satın almıştır. 1918 yılındaki raporlarda Filistin'in 650.000 dönüm toprağı Museviler'e aittir. Bu rakam da Yahudiler'in kısa sürede aldığı mesafenin ispatıdır. (Osmanlı Belgelerinde Filistin, BDAGMY, İstanbul 2009, s.258).
Abdülhamid 1880'li yıllarda toprak satışı ve bina yapımını yasaklasa da bu yasaklar yapılan icraatlarla uygulanmamıştır. Rothschild ailesinin Filistin'de kurduğu 150'ye yakın koloninin bazılarının ismi şöyledir:
Uyun el?Kara (Rishon le Zion), Ekron el?Betty (Mazkeret Batya/Bathiah), Bat Shelomo, Ca'une, Zübeyd ve diğerleri. (BOA, ŞD, No:2292/34, 7 Teşrin?i Sani 1316/20 Kasım 1990).
Burada dikkat edilmesi gereken 2 husus vardır, Abdülhamid'in yasağına rağmen dinlenilmemesi onun otoritesinin olmadığını gösterir fakat yine Abdülhamid'in Rothschild'lerle olan yakın ilişkisi ve bağına bakılırsa yasaklar sadece göstermeliktir.
Rothschild ailesi Filistin'deki icraatlarını devam ettirirken, 1854 yılında Kudüs'te Misgav la?Dakh isminde bir hastane, 1888 yılında Safed kazasında Rothschild Hastanesi isminde başka bir hastane yaptırmıştır. 1854 yılında ise Kudüs'te erkekler ve kızla için iki ayrı yerde Rothschild okulu açmıştır. (BOA, İ. MMS, No:110/4726, leff 9, 4 Mart 1306/16 Mart 1890).
Garip olan başka bir gerçek ise Osmanlı padişahlarının yakın ilişkilerine rağmen 1. Dünya Savaşında Rothschild ailesinden 5 kişinin İngiliz ordusuna katılarak Osmanlı ordusuna karşı savaşmasıdır.
Osmanlı Devleti'nin verdiği imtiyazlar ortadadır bunlara kimse itiraz edemez, bunlarla birlikte birçok kaynakta mevcut. Yıkılan Osmanlı İmparatorluğu'ndan bir devlet kuran Atatürk'ün Filistin konusundaki görüşlerini de iyi analiz etmek gerekir. 27 Temmuz 1937 tarihinde Hakimiyet?i Milliye gazetesine verdiği demeç O'nun bu konudaki hassasiyetinin göstergesidir:
"Ortadoğu'da bütün bir bölgede çıban başı olacak bir Yahudi devletinin kurulma aşamasında olduğunu sezinledikten sonra Filistin'e el sürülemez. Türkler bölgedeki yabancı işgali kabul edemez. Hz. Muhammed Efendimizin ve kutsal değerlerimizin hürmetine İslam'ın mukaddes topraklarının Yahudilerin ve Hıristiyanların nüfuzuna girmesine engel olacağız. Ordumuzun buna gücü yeter."
Atatürk'ün Filistin konusundaki görüşü ve Yahudi devletine karşı olduğu apaçık bir gerçektir. Zaten Cumhuriyet'i kurduktan sonra Mason localarını kapatması da bunun en büyük ispatıdır.
Ekonomisini ve saltanatını Yahudi ve Hıristiyanlara peşkeş çekmiş Osmanlı'yı öve öve bitiremeyenlerin neden Mustafa Kemal Atatürk'e iftira attıklarını kavrayıp, Cumhuriyet'e ve kurucumuza sahip çıkarsak bu oyunu bozarız. Allah milletimize tez zamanda gerçekleri görerek ayıkmayı nasip etsin.
Furkan Talay / diğer yazıları
- Atatürk’ün en büyük düşmanını açıklıyorum / 22.12.2020
- Haydar Baş’ın gizli mirası / 18.12.2020
- Hüseyin Baş’a destek değil yaren olacağız / 02.05.2020
- ‘İdeal delikanlı modeli Mustafa Kemal’ / 21.01.2019
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-II / 04.07.2018
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-I / 03.07.2018
- Atatürk camileri yıktı mı? / 29.06.2018
- Atatürk'ün partisi / 27.05.2018
- Atatürk Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli / 11.05.2018
- Atatürk'süz Çanakkale kutlaması olmaz / 21.03.2018
- Haydar Baş’ın gizli mirası / 18.12.2020
- Hüseyin Baş’a destek değil yaren olacağız / 02.05.2020
- ‘İdeal delikanlı modeli Mustafa Kemal’ / 21.01.2019
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-II / 04.07.2018
- Rockefeller ve Rothschild Ailesi-I / 03.07.2018
- Atatürk camileri yıktı mı? / 29.06.2018
- Atatürk'ün partisi / 27.05.2018
- Atatürk Haydar Baş Milli Ekonomi Modeli / 11.05.2018
- Atatürk'süz Çanakkale kutlaması olmaz / 21.03.2018