İmam Rıza’nın Süleyman Mervezî ile tevhit münazarası -4-
Haber Merkezi
Süleyman: 'Evet.'
İmam (a.s.): 'Eğer Allah-u Teala iradeyi icat etmiş olursa, o zaman senin 'İrade Allah'ın kendisi veya O'ndan başka bir şeydir' şeklindeki sözün bâtıl olur. Çünkü Allah, kendisini icat etmiyor ve kendi halinden değişmiyor. Allah bundan pek yücedir.'
Süleyman: 'Allah-u Teala onunla iradeyi icat etmeyi kastetmemiştir.'
İmam (a.s.): 'Öyleyse, onunla neyi kastetmiştir?'
Süleyman: 'Allah-u Teala herhangi bir şeyin fiilini kastetmiştir.'
İmam (a.s.): 'Vay haline, bu meseleyi ne kadar tekrarlıyorsun! İradenin hadis olduğunu sana söyledim, herhangi bir şeyin fiil ve icadı, onun hadis olduğunu (sonradan yaratıldığını) gösterir.'
Süleyman: 'O zaman onun bir mânâsı olmaz.'
İmam (a.s.): 'Size göre Allah, kendisini mânâsız bir şeyle (iradeyle) vasıflandırmıştır. Eğer iradenin ezelî veya hadis mânâsı olmazsa, 'Allah ezelden irade edendir' diye söylediğiniz söz bâtıl olmuş olur.'
Süleyman: 'Amacım, iradenin Allah'ın ezelî fiillerinden olmasıdır.'
İmam (a.s.): 'Ezelî olan bir şeyin aynı anda hem mef'ul, hem hadis ve hem de ezelî olmasının mümkün olmayacağını bilmiyor musun?'
Süleyman yine cevap vermekten âciz kaldı.
İmam (a.s.): 'Önemli değil, sorunu tamamla.'
Süleyman: 'İradenin Allah'ın sıfatlarından biri olduğunu söylüyorum.'
İmam (a.s.): 'Bu konuyu ne kadar tekrar ediyorsun! Allah'ın sıfatı hadis midir, yoksa ezelî midir?'
Süleyman: 'Hadistir.'
İmam (a.s.): 'Allahuekber! Öyleyse irade, Allah'ın ezelî sıfatlarından olsa dahi hadistir ve Allah herhangi bir şeyi irade etmemiştir! Ezelî olan bir şey, mef'ul ve mesnû olamaz.'
Süleyman: 'Eşya irade değildir ve Allah herhangi bir şeyi irade etmemiştir.'
İmam (a.s.): 'Ey Süleyman! Vesvese ediyorsun. Acaba Allah, yaratılmasını ve icat olmasını irade etmediği bir şeyi mi yarattı? Bu, ne yaptığını bilmeyen bir kimsenin sıfatıdır. Allah-u Teala bu gibi sözlerden münezzehtir.'
Süleyman: 'Efendim, iradenin aynen Semî, Basîr ve ilim gibi olduklarını size arz ettim.'
Bu arada Memun söze karışarak, 'Yazıklar olsun sana ey Süleyman! Bu yanlış sözü ne kadar tekrarlıyorsun! Bunu bırak, başka konular seç, çünkü başka cevap veremiyorsun' dedi.
İmam (a.s.): 'Ey mü'minlerin emiri! Bırak konuşsun, sözlerini kesmeyin, çünkü, kendisinin haklı olduğuna dâir delil getiriyor. Devam et, ey Süleyman!'
Süleyman: 'İradenin aynen Semî, Basîr ve ilim gibi olduklarını arz ettim.'
İmam (a.s.): 'Önemli değil, söyler misin iradenin sadece bir mânâsı mı vardır, yoksa çeşitli mânâları da var mıdır?'
Süleyman: 'İradenin sadece bir mânâsı vardır.'
İmam (a.s.): 'Öyleyse, bütün iradelerin mânâsı aynı mıdır?'
Süleyman: 'Evet.'
İmam (a.s.): 'Eğer bütün iradelerin mânâsı aynı olursa kalkmakla oturmanın, yaşamla ölümün mânâsı aynı olur. Eğer Allah'ın iradesi bir olursa hiçbir irade birbirinden önce ve farklı olamaz ve hepsi bir şey olur.'
Süleyman: 'İradenin mânâları birbirinden farklıdır.'
İmam (a.s.): 'Peki Mürid (irade eden) iradenin kendisi midir, yoksa başka bir şey midir?'
Süleyman: 'Mürid, iradenin kendisidir.'
İmam (a.s.): 'Öyleyse, size göre Mürid muhteliftir, çünkü o, iradenin aynıdır.'
Süleyman: 'Efendim, irade Mürid'in aynı değildir.'
İmam (a.s.): 'O halde irade hadistir. Böyle olmazsa Allah ile beraber başka birinin de olması gerekir. Bunu iyice anla ve sorularına devam et.'
Süleyman: 'İrade Allah'ın isimlerinden biridir.'
İmam (a.s.): 'Acaba Allah kendisini bununla mı adlandırdı?'
Süleyman: 'Hayır, O kendisini bununla adlandırmadı.'
İmam (a.s.): 'Öyleyse, kendisini adlandırmadığı bir şeyle senin O'nu adlandırmaya hakkın yoktur.'
Süleyman: 'Kendisini Mürid (irade eden) olarak vasıflandırmıştır.'
İmam (a.s.): 'Kendisini Mürid olarak vasıflandırması, kendisinin irade olduğunu veya iradenin O'nun isimlerinden olduğunu da bildirmek mânâsına gelmez.'
Süleyman: 'Çünkü iradesi ilminin aynıdır.'
İmam (a.s.): 'Ey cahil! Allah'ın herhangi bir şeyi bilmesi, onu irade ettiği anlamına mı gelir?'
Süleyman: 'Evet.'
İmam (a.s.): 'Eğer onu irade etmezse bilgisinin olmadığını göstermez mi?'
Süleyman: 'Evet.'
İmam (a.s.): 'Bunu da nereden çıkardın? Allah'ın iradesinin, ilminin aynı olduğuna delilin nedir? Halbuki Allah bazen, her şeyi biliyor ama onu asla irade etmiyor. İşte şöyle buyuruyor: 'Ve dilersek Sana vahyettiğimizi Senden de gideririz.' Allah onu gidereceğini bilir fakat, hiçbir zaman onu gidermez.'
Süleyman: 'Çünkü Allah işini tamamlamış ve elini ondan çekmiştir ve artık ona bir şey ekleyemez.'
İmam (a.s.): 'Bu söz Yahudilerin sözüdür. O halde Allah, niçin şöyle buyurmuştur: 'Çağırın Beni, icabet edeyim size.'
Süleyman: 'Buna kadir olduğunu bildirmek istiyor.'
İmam (a.s.): 'Acaba Allah, vefa etmeyeceği (yerine getirmeyeceği) sözü mü vaad ediyor? Öyleyse neden şöyle buyurmuştur: 'Yaratışta neyi dilerse çoğaltır.' Yine buyurmuştur ki: 'Allah dilediğini bozar, dilediğini yazar ve kitabın aslı, esası O'nun katındadır.' Acaba gerçekten Allah, elini işten çekmiş midir?'
Süleyman sustu ve cevap vermedi." Devam edecek (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)