İmam Rıza’nın diğer din mensuplarıyla tevhit münazarası -3-
Haber Merkezi
İmam (a.s.): 'İsa'nın (a.s.), ölüleri Allah'ın izniyle dirilttiğini neden inkâr ediyorsun?'
Caselik: 'Çünkü, ölüleri dirilten, körlere ve cüzamlılara şifa veren kimse Allah'tır ve o, ibadet edilmeye (daha) layıktır.'
İmam (a.s.): 'Yesa da Hz. İsa'nın yaptıklarını yapıyor, su üzerinde yürüyor, ölüleri diriltiyor, körleri ve abraş hastalığına yakalananları iyileştiriyordu.
Ama ümmeti onu Allah olarak tanımadı ve Allah'ı bırakıp da kimse ona ibadet etmedi. Hızkîl Peygamber de İsa b. Meryem'in (a.s.) yaptıklarının aynını yapıyordu. Ölümlerinden altmış sene geçmesine rağmen otuz beş bin kişiyi diriltti.'
Daha sonra, İmam (a.s.) Re'sul Calut'a dönerek şöyle buyurdu: 'Ey Re'sul Calut! Acaba Tevrat'ta İsrailoğulları'nın şu gençleri hakkında herhangi bir konu buldun mu?
Şöyle ki, Bahtu'n-Nasr, Beytu'l-Mukaddes'e saldırdığı zaman onları İsrailoğulları arasından seçerek Babil'e götürdü. Allah da onu (Hızkîl'i) onlar için gönderdi ve o, onları diriltti. İşte bu konular Tevrat'tandır. Sizlerden kâfir olanlardan başka kimse bunları inkâr edemez.'
Re'sul Calut: 'Bu konuları duymuşuz ve ondan haberdarız.'
İmam (a.s.): 'Doğru söyledin ey Yahudi, şimdi dikkat et, Tevrat'tan okuduğum bu bölüm doğru mudur?' Daha sonra İmam (a.s.) bizler için birkaç bölüm okudu. Yahudi, İmam'ın böyle güzel okumasına hayran olup yerinde hareket etmeye başladı. Sonra İmam (a.s.) Nasranî'ye dönerek, 'Ey Nasranî! Acaba bunlar mı İsa'dan önceydi, yoksa İsa mı bunlardan önceydi?' diye sordu.
Caselik: 'Onlar İsa'dan (a.s.) önceydiler.'
İmam (a.s.): 'Kureyş, Resûlullah'ın (s.a.v.) etrafında toplanarak O'ndan, ölülerini diriltmesini istediler. Peygamber (s.a.v.) Ali bin Ebu Tâlib'i (a.s.) onlarla beraber göndererek Ali'ye (a.s.) şöyle buyurdu:
'Kabristana git, bunların dirilmesini istediği kişilerin isimlerini yükses sesle çağır. Sonra onlara, Allah'ın Resulü Muhammed (s.a.v.) Allah'ın izniyle kalkmanızı istiyor de!' Ali (a.s.) da onları aynı şekilde çağırdığında, kalktılar ve başlarındaki toprakları temizlediler.
Kureyşliler onlara kendi işleriyle ilgili sorular soruyor ve Hz. Muhammed'in (s.a.v.) peygamber olduğunu haber veriyorlardı. Dirilenler ise, 'Keşke bizler de onu derk edebilsek ve iman getirebilseydik' dediler.
Hz. Peygamber de körlere, cüzamlılara ve delilere şifa veriyor ve hayvanlar, kuşlar, cinler ve şeytanlarla konuşuyordu. Ama biz O'nu Allah diye tanımadık. Aynı zamanda bunların (Hz. İsa, Hz. Yesa, Hz. Hizkîl ve Hz. Muhammed) hiçbirinin faziletini de inkâr etmiyoruz.
Peki, nasıl oluyor da siz, sadece İsa'yı Allah olarak tanıyorsunuz? Halbuki Yesa ve Hızkîl'i de Allah olarak tanımalısınız. Çünkü, onlar da İsa b. Meryem'in (a.s.) yaptıklarını yapıyor, ölü diriltiyor ve diğer işleri yapıyorlardı. İsrailoğulları'ndan binlerce kişi veba hastalığı korkusundan kendi şehirlerinden dışarı çıktılar.
Ama Allah bir anda hepsinin canını aldı. Şehir halkı etrafa duvar çekerek ölüleri o şekilde bıraktılar. Kemikleri de öylece çürümeye başladı. İsrailoğulları peygamberlerinden biri oradan geçerken çürümüş kemiklerin çokluğu dikkati¬ni çekti.
Allah da peygamberine şu şekilde vahyetti: 'Acaba onları senin için diriltmemi ve böylece onlara tebliğ ederek inzar etmeyi istiyor musun?' O da, 'Evet, ey Rabbim' dedi. Allah-u Teala ona şöyle söylemesini vahyetti: 'Ey çürümüş kemikler, Allah'ın izniyle kalkınız.' Daha sonra hepsi dirildi ve başlarındaki toprakları temizleyerek kalktılar.
İbrahim Halil-u Rahman (a.s.) da kuşları parçalayarak her birinin parçasını bir dağın başına koydu. Sonra onları çağırdı ve onlar dirilerek İbrahim'e (a.s.) doğru hareket ettiler.
Mûsa b. İmran (a.s.) da İsrailoğulları içerisinden seçtiği yetmiş ashabıyla beraber dağa çıktılar. Mûsa'ya (a.s.), 'Sen Allah'ı gördün, O'nu nasıl gördüysen aynı şekilde bize de göster' dediler. Mûsa (a.s.), 'Ben Allah'ı görmedim' dedi. Onlar, 'Ey Mûsa! Biz Allah'ı apaçık görmedikçe sana inanmayız.' dediler. O anda yıldırım onlara çarparak hepsini yakıverdi.
Mûsa (a.s.) yalnız kaldı ve Allah'a şöyle arz etti: 'Ey Rabbim! İsrailoğulları'ndan yetmiş kişi seçerek kendimle getirdim. Şu an ise yalnız dönüyorum. Benim bu olaylarla ilgili söyleyeceklerimi nasıl doğrulayıp inanırlar?
Dileseydin onları da daha önce helak ederdin, beni de. İçimizdeki akılsızların işledikleri suç yüzünden bizi de mi helak edeceksin?' Derken Allah-u Teala, onları ölümlerinden sonra tekrar diriltti.'
İmam (a.s.) daha sonra sözlerine şöyle devam etti: 'Sana bu söylediklerimin hiçbirini reddedemezsin. Zira, bunların tümü Tevrat, Zebur, İncil ve Furkan'ın (Kur'an) bildirdikleridir.
Öyleyse, bütün ölüleri dirilten, körlere, cüzamlılara ve delilere şifa veren, iyileştiren herkes Allah olmalıdır. O halde, bunları da Allah olarak tanımalısın. Ne dersin ey Nasranî?'
Caselik: 'Söz senin sözündür. Allah'tan başka ilah yoktur.' Devam edecek (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Ali Rıza eserinden)