İman ehline Rabbimizin ilk emri; 'Yaratan Rabbinin adıyla oku' (Alak, 1) şeklindedir. Aslında Müslümanların hayat yörüngesi bu ayetle çizilmiştir.
"Oku" emrinden maksat; insanın, Rabbini tanıması meselesidir. Mümin bu nasibe ulaşınca yani Rabbini tanıyınca dünyevi ve uhrevi meseleleri belirli bir üst mertebeden görebilme kabiliyetine haiz olur.
Hatta bu bahsedilen alim kişiler ayet ile açıklanmıştır: 'Allah'tan ancak alimler gerçek manada korkar.' (Fatır, 28)
Peygamberimiz de (s.a.v.), 'Alimler, Benim vârislerimdir' diyerek hem ilmi, hem de ilim sahiplerini övmüştür.
Aslında ilim kavramı hem maddi, hem de manevi olarak bir kuşun iki kanadı gibidir. İkisinin aynı anda, aynı ritimle hareket etmesi mecburidir. Yukarıda bahsettiğimiz alimlerin en belirgin özelliği hem dünya, hem de ahiret ilimlerine vâkıf olarak hayatlarını ikame ettirmeleridir. Böylece insanlara tam ve eksiksiz ışık olurlar.
İlim erbabı denilince bu işin zirvesi olan Ehl-i Beyt İmamları hem maddi ilimlerde, hem de manevi ilimlerde önümüze çıkmaktadır.
Mesela İmam Ca'fer; ilmi, on iki imamdan beşincisi olan babası Muhammed Bâkır'dan öğrendi. İlim ve fazilette zamanının zirvesi oldu. Bütün din bilgilerinde olduğu gibi, zamanının bütün fen ilimlerinde de söz sahibiydi.
Yetiştirdiği talebeler, cebir ve kimya ilimlerinde çeşitli keşifler yapmışlar, bu ilimlerin temel sistematiğini kurmuşlardır. Fizik ve kimya ilimlerinin konusunu teşkil eden madde ve onlar üzerindeki bilgisi, o kadar çoktu ki, bu hususlarda zamanında yaşayan herkese akıl-ilim hocalığı yapardı. Kimyanın babası sayılan Câbir de, Ca'fer-i Sâdık Hazretlerinin talebesidir.
İmam Ca'fer'in en iyi tanıdığımız talebelerinden biri de mezhep imamımız Ebu Hanife'dir. Ebu Hanife, Ca'fer-i Sâdık'ın derslerine ve sohbetlerine iki sene devam ederek, o gizli ve aşikar mârifet kaynağından ilim ve velayet yolunda çok istifade etti.
Hatta İmam Azam'ın; "O iki sene olmasaydı, Nûman helâk olmuştu" sözü bize İmam Ca'fer'in zamanının manevi liderliği konusunda inkar edilemez bir delildir.
Bu örneklerde olduğu gibi hem de maddi, hem de manevi planda alimlerin nasıl vasıflara sahip oldukları aşikardır.
Yani Allah'ın seçtiği insanların dışındaki avamın, olaylar karşısında verebilecekleri tepki tarih okumak veya okuduğu tarihten ders çıkarmaktır.
Benim ilim erbabı kavramından kastettiğim Allah'ın seçtiği insanların tam tersi tarih değiştiren ve yazan insanlar olduğu gerçeğidir.
Bu gerçeğe karşı direnmek ve karşı çıkmak insan fıtratına ters bir durumdur. Bu türlü bir seçim insanları asla huzura ve mutluluğa kavuşturmaz.
Sonuç olarak her ne olursa olsun Allah'ın seçtikleri Allah'ın istediği gibi, insanların seçtikleri de insanların istediği gibi hareket eder.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Osman Baş / diğer yazıları
- EMPATİ (Buram buram merhamet) / 15.08.2020
- Rusya ekonomik bağımsızlığını nasıl kazandı? / 16.01.2020
- ABD’li profesörün itirafı / 15.01.2020
- İslam ve Mevlana - 2 / 12.01.2020
- İslam ve Mevlana -1- / 11.01.2020
- Ehl-i Beyt’i sevenlerin özellikleri / 12.12.2019
- Vatan müdafaası / 10.12.2019
- İmam Seccad; Namaz / 05.12.2019
- İmam Zeynelabidin (a.s) / 04.12.2019
- Gadir-i Hum’u inkâr edemezsiniz / 26.11.2019
- Rusya ekonomik bağımsızlığını nasıl kazandı? / 16.01.2020
- ABD’li profesörün itirafı / 15.01.2020
- İslam ve Mevlana - 2 / 12.01.2020
- İslam ve Mevlana -1- / 11.01.2020
- Ehl-i Beyt’i sevenlerin özellikleri / 12.12.2019
- Vatan müdafaası / 10.12.2019
- İmam Seccad; Namaz / 05.12.2019
- İmam Zeynelabidin (a.s) / 04.12.2019
- Gadir-i Hum’u inkâr edemezsiniz / 26.11.2019