logo
12 MAYIS 2024

Huzuru İslam'da bulan ünlüler

Son yıllarda, farklı kültür ve inançlardan birçok ünlü ismin İslamiyet'i tercih ettiğine şahit olduk. Hollandalı eski siyasetçi Joram van Klaveren ve Amerikalı komedyen David Chapelle bunlardan sadece bir kaçı. Spor dünyasında da kariyerlerinin zirvesindeyken İslam'ı tercih eden isimler var
17.03.2024 01:41:00
Fahri Fatih Özcan
Huzuru İslam'da bulan ünlüler
Huzuru İslam'da bulan ünlüler
Son yıllarda, farklı kültür ve inançlardan birçok ünlü ismin İslamiyet'i tercih ettiğine şahit olduk. Bu kişiler, kendi yaşam deneyimleri ve arayışları sonucunda Müslümanlığı seçerek, hem kişisel hem de manevi bir yolculuğa çıktılar.

Örneğin, Hollandalı eski siyasetçi Joram van Klaveren, İslam'ı eleştirmek amacıyla bir kitap yazarken, yaptığı araştırmalar sonucunda İslam'ın değerlerine hayran kaldı ve Müslüman oldu. Van Klaveren, bu değişimiyle ilgili olarak, özellikle İslam'ın yanlış yansıtılmasının Avrupa'daki temel meselelerden biri olduğunu ve Hazreti Muhammed'in şefkatinden, hastalara yardımından ya da diğer dinlere gösterdiği hoşgörüden bahsedilmediğini dile getirdi.

Türkiye'de ise, Meriç Erkan gibi isimler dikkat çekiyor. Erkan, İslamiyet'e geçiş sürecini ve bu kararın hayatındaki etkilerini kamuoyu ile paylaştı. Maneviyat yolculuğuna çıkan diğer ünlüler arasında, tesettüre giren ve hayır işlerine yönelen Gamze Özçelik gibi isimler de bulunuyor.

Bu örnekler, İslamiyet'in evrensel bir mesaj taşıdığını ve farklı geçmişlere sahip insanları nasıl bir araya getirebildiğini gösteriyor. Her biri, kendi hikayeleriyle, inançların ötesinde bir anlayış ve hoşgörü köprüsü kurmayı başarıyor.

Dünya genelinde İslamiyet'i tercih eden birçok ünlü isim bulunuyor. Örneğin, Amerikalı komedyen David Chapelle 1998 yılında Müslüman olduğunu duyurdu. Ayrıca, Janet Jackson gibi ünlüler de dinlerini değiştirerek Müslüman olduktan sonra daha gözlerden uzak bir hayatı tercih etmişler.

Müzik dünyasından Cat Stevens, 1977 yılında Müslüman oldu ve Yusuf İslam ismini aldı. Aynı şekilde, Gigi Gryce gibi müzisyenler de geçmişte İslamiyet'i seçmiş ve yeni bir isimle anılmaya başlamışlar.


Spor dünyasında İslam'ı tercih eden ünlüler


Spor dünyasında da, farklı disiplinlerden birçok ünlü ismin İslamiyet'i tercih ettiği biliniyor. Bu isimler, kariyerlerinin zirvesindeyken veya emeklilik sonrasında manevi bir arayış içine girerek Müslüman oldular.

Mike Tyson, boks dünyasının en çarpıcı örneklerinden biridir. 1992 yılında hapse girdikten sonra Kuran-ı Kerim ile tanışan Tyson, İslam'a ilgi duymaya başladı ve hapishaneden çıktıktan sonra Müslüman oldu. Tyson, Mekke'ye yaptığı ziyaretler ve beş vakit namaz kılması ile dikkat çekiyor.

Basketbol sahalarının dev ismi Shaquille O'Neal da Müslüman bir çevrede doğup büyüdü ve gençlik yıllarında İslam felsefesi ile yakın bir bağ kurdu. O'Neal, Müslüman olduğunu dillendirmekten çekinmeyen ve iki kez hacca giden sporcular arasında yer alıyor.


Muhammed Ali'nin Müslüman oluşu


Muhammed Ali, sadece ringlerdeki başarılarıyla değil, aynı zamanda kişisel inançları ve toplumsal mücadelesiyle de tarihe geçmiş bir figürdür. 1964 yılında dünya ağır siklet boks şampiyonu olduktan sonra, Cassius Clay ismini bırakarak Muhammed Ali ismini aldı ve İslam dinini benimsedi.

Ali'nin Müslüman oluşu, o dönemde Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşanan ırkçılık ve ayrımcılığa karşı verdiği mücadele ile iç içe geçmiştir. Siyahilerin haklarını savunma ve onlara daha iyi bir yaşam sağlama arzusu, onun bu dini tercihinde önemli bir rol oynamıştır. İslam Milleti (Nation of Islam) ile tanışması ve bu cemaatin öğretilerinden etkilenmesi, onun hayatında yeni bir sayfa açılmasına neden olmuştur.

Muhammed Ali'nin İslamiyet'i seçmesi, sadece kişisel bir dönüşüm değil, aynı zamanda toplumsal bir simge haline gelmiştir. O, inancıyla birlikte, dışlanmışların ve mazlumların sesi olmayı başarmış ve dünyadaki birçok insan için ilham kaynağı olmuştur. Onun bu kararı, dönemin sosyal ve kültürel yapısına meydan okuyan cesur bir adım olarak kabul edilir.

Ali'nin Müslüman oluşu, onun hayatındaki birçok değişikliği de beraberinde getirmiştir. Dini inançları, onun savaş karşıtı duruşunu ve Vietnam Savaşı'na katılmayı reddetmesini de etkilemiştir. Bu kararı nedeniyle boks lisansı iptal edilmiş ve şampiyonluk unvanları elinden alınmıştır. Ancak, bu durum onun inançlarından ve adalet arayışından vazgeçmesine neden olmamıştır.

Muhammed Ali'nin İslam'a geçişi, sadece bir boksörün dini tercihi olarak değil, aynı zamanda bir insan hakları savunucusunun özgürlük ve eşitlik arayışının bir parçası olarak tarih sahnesinde yerini almıştır. Onun bu yolculuğu, inançların bireyler üzerindeki dönüştürücü gücünü ve toplumda değişim yaratma potansiyelini gözler önüne sermiştir. Muhammed Ali, hem ringlerdeki başarılarıyla hem de dış dünyadaki duruşuyla, sadece bir sporcu değil, aynı zamanda bir inanç ve adalet elçisi olarak anılmaya devam edecektir.
'Sinan Ateş cinayeti başka bir yere evrilecek'
BTP lideri gündemi değerlendirdi
Uyarıları dinlemeden denize girdiler
Tatilciler son anda kurtarıldı
Gökyüzünde eşsiz manzara
Kuzey Işıkları Kuzeyce'de
Erdoğan'ın çağrısına Ostim'den cevap geldi
Togg zırhla kaplandı
UNRWA bildirdi
Refah'tan 300 bin kişi zorla göç ettirildi
Anneler gününde anne cinneti
9 yaşındaki çocuğunu öldürdü
Açık artırma ile satılacak
Sahibinden satılık kilise!
Yunanistan'dan iade-i ziyaret
Miçotakis yarın Ankara'ya geliyor
'10 ailenin anneler gününü kutlamıyorum'
Acılı annenin buruk günü
Bugün Anneler Günü
Anneler Günü'nüz kutlu olsun
4 milyon kişiyle yapılan araştırma
Kanser ile obezitenin bağlantısı var
BM raportöründen İsrail'e Gazze tepkisi
'Holokost'u çağrıştırıyor'
Kazanandan çok protestolar damga vurdu
İsrail için kabul gibi Eurovision
Lastiği patlayan tıra başka ir tır çarptı
Feci kazada 2 kişi öldü
'Bir çanta para getirdiler, kabul etmeyince öldürdüler'
Ayşe Ateş'ten çarpıcı açıklamalar
'Sinan Ateş cinayeti başka bir yere evrilecek'
BTP lideri gündemi değerlendirdi
Uyarıları dinlemeden denize girdiler
Tatilciler son anda kurtarıldı
Gökyüzünde eşsiz manzara
Kuzey Işıkları Kuzeyce'de
Erdoğan'ın çağrısına Ostim'den cevap geldi
Togg zırhla kaplandı
UNRWA bildirdi
Refah'tan 300 bin kişi zorla göç ettirildi
Anneler gününde anne cinneti
9 yaşındaki çocuğunu öldürdü
Açık artırma ile satılacak
Sahibinden satılık kilise!
Yunanistan'dan iade-i ziyaret
Miçotakis yarın Ankara'ya geliyor
'10 ailenin anneler gününü kutlamıyorum'
Acılı annenin buruk günü
Bugün Anneler Günü
Anneler Günü'nüz kutlu olsun
4 milyon kişiyle yapılan araştırma
Kanser ile obezitenin bağlantısı var
BM raportöründen İsrail'e Gazze tepkisi
'Holokost'u çağrıştırıyor'
Kazanandan çok protestolar damga vurdu
İsrail için kabul gibi Eurovision
Lastiği patlayan tıra başka ir tır çarptı
Feci kazada 2 kişi öldü
'Bir çanta para getirdiler, kabul etmeyince öldürdüler'
Ayşe Ateş'ten çarpıcı açıklamalar

Sınır güvenliği devletlerin bekası için hayati önem taşıyor

Sınır güvenliği, bir devletin egemenliğinin en temel göstergelerinden biridir
12.05.2024 12:18:00
Hasan Parlak
Sınır güvenliği devletlerin bekası için hayati önem taşıyor
Sınır güvenliği devletlerin bekası için hayati önem taşıyor
Sınır güvenliği, bir devletin egemenliğinin en temel göstergelerinden biridir. Sınır güvenliği, bir ülkenin toprak bütünlüğünü, egemenliğini ve halkının güvenliğini koruma açısından hayati öneme sahiptir.

Ulusal güvenliğin sağlanması, ekonomik istikrarın korunması ve toplumsal huzurun devamı için kritik bir öneme sahiptir.

Küreselleşen dünyada, sınırların korunması daha da zorlaşmakta ve devletler bu meydan okumaya karşı yeni tedbirler geliştirmek zorunda kalmaktadır.

Sınırlar, yalnızca coğrafi çizgiler değil, aynı zamanda kültürel, ekonomik ve siyasi etkileşimlerin merkezidir. Sınır güvenliği, kaçakçılık, yasa dışı göç, terörizm gibi tehditlere karşı koruma sağlar ve ulusal güvenlik için stratejik bir rol oynar.

Alınacak Tedbirler

Fiziki Güvenlik Önlemleri: Sınır hattı boyunca duvarlar, çitler ve gözetleme kuleleri gibi fiziki engellerin inşası.

Teknolojik Yatırımlar: İleri gözetleme teknolojileri, dronlar, termal kameralar ve hareket dedektörleri gibi teknolojik araçların kullanımı.

Eğitim ve İstihbarat: Sınır güvenlik personelinin eğitimi ve istihbarat kapasitesinin artırılması.

Uluslararası İş Birliği: Komşu ülkelerle iş birliği ve koordinasyon içinde çalışarak sınır güvenliğini artırmak.

Hukuki Düzenlemeler: Sınır ihlallerine karşı caydırıcı yasal düzenlemelerin yapılması ve uygulanması.

Entegre Sınır Yönetimi: Sınır yönetiminde kurumlar arası ve uluslararası iş birliğinin güçlendirilmesi.

Sınır güvenliği, devletlerin bekası için kritik bir öneme sahiptir. Çeşitli tehditlere karşı etkili bir koruma sağlamak için fiziki, teknolojik, eğitim ve hukuki tedbirlerin yanı sıra, uluslararası iş birliği ve entegre sınır yönetimi yaklaşımları da büyük önem taşır.

Bu tedbirler, sınırların ve devletlerin güvenliğini sağlarken, aynı zamanda insan, sermaye ve malların yasal serbest geçişlerini kolaylaştırarak refah ve ekonomiye katkı sağlar.

Deprem uzmanı uyardı: 'Şırnak, deprem bölgesinde'

Şırnak Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Behram Uğur; Adıyaman, Bitlis ve Hakkari arasında bulunan yerleşim yerlerinin deprem bölgesinde olduğunu, Şırnak'ın diri fay hattı üzerinde olduğuna dikkat çekti
12.05.2024 12:03:00
İhlas Haber Ajansı
Deprem uzmanı uyardı: 'Şırnak, deprem bölgesinde'
Deprem uzmanı uyardı: 'Şırnak, deprem bölgesinde'
Şırnak Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Behram Uğur; Adıyaman, Bitlis ve Hakkari arasında bulunan yerleşim yerlerinin deprem bölgesinde olduğunu, Şırnak'ın diri fay hattı üzerinde olduğuna dikkat çekti.

6 Şubat'ta meydana gelen ve 11 ili etkilen depremin ardından, Türkiye'de diri fay hattı haritası güncellendi. Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Behram Uğur, daha önce Şırnak'tan geçen ve aktif olmayan 2 farklı fay hattının olduğu, 2012 yılında Şırnak'ta meydana gelen 2 deprem ile birlikte bu fay hatlarının aktif hale geldiği ve güncel diri fay hattı haritasının yeninden çizildiğini öne sürdü.

Türkiye'nin bir deprem bölgesi olduğunu hatırlatan Dr. Uğur, "Bölgemizde de aktif faylar mevcut. Doğu Anadolu fayı dediğimiz, Türkiye'nin en önemli iki fay hattından bir tanesi. Bunun dışında Güney Doğu Anadolu bindirme fayı dediğimiz bir fay hattı var. Bu da Bitlis ile Zagros bindirme kuşağı olarak geçiyor. Bu noktada Bitlis ile Adıyaman ve Hakkari arasındaki bütün bölgelerde bu fay hattına dahil oluyor.

Bunun dışında bizim Şırnak ilini ilgilendiren bir başka fay hattı da, Cizre fay hattı. Bu da 2012 yılı öncesinde aktif olmayan bir fay olarak değerlendirilirken, 2012'de yaşanan Silopi ve Uludere depremlerinden sonra bu fay hattı da 2013'teki aktif fay haritasında güncellendi. Artık diri yani aktif fay hattı olarak değerlendiriliyor. Dolayısıyla Şırnak fay hatlarına yakın bir lokasyonda bulunduğu için deprem tehlikesi mevcut olduğu bir bölgede" dedi.

Bina yapımında C30 olarak sınıflandırılan beton ve inşaat demirinin kaliteli olması gerektiğini, bina rejitilerinin arttırılması için mutlaka perde beton kullanılması gerektiğine dikkat çeken Dr. Uğur, şöyle konuştu:



"Bizim önceliğimiz yeterli dayanımda malzeme kullanılması. Ne demek bu' Örneğin bir beton numunenin, kullanacağımız beton malzemenin yapının taşıyıcı sistemlerin deki uygun mukavemete sahip olması gerekmekte. Örneğin C30 olarak sınıflandırıyoruz. Bu ne demek' Beton numunesinin 30 megapaskallık bir basınç etkisine dayanabilmesi. Bunun dışında kullanılan halk arasında inşaat demiri olarak bilinen donatılarında belirli standartlarda, standartlara uygun bir şekilde olması gerekmekte. Yeterli dayanımdan sonra, yeterli rijitlik dediğimiz bir kavram var. Yeterli rijiklikte kaba tabirle yapının deprem ya da yanal kuvvetler etkisinde yer değiştirme yapmaya gösterdiği direnç olarak algılanıyor.

Bu aşamada bizim yapının rejitini arttırmamız için betonarme perde kullanımına gitmemiz gerekiyor. Nedir betonarme perde' Düşey taşıyıcı, kolonun büyük ölçülü, büyük ebatta olduğu, yani kaba tabir ile büyük ölçülü kolon diyebiliriz. Bunların kullanılan yapının deformasyonlara karşı dayanımı direncini arttırıyor. Dolayısı ile deprem esnası salınımda yer değiştirmesini de sınırlıyor. Bir başka konu da süneklik. Süneklikte yapı elemanlarını nasıl ki bir lastiği tutup çektiğimiz zaman kopmadan belirli bir miktar uzayabiliyorsa bizim bazı elemanlarımız da bu şekilde esneme yapmasını istiyoruz. Büyük deprem kuvvetleri altında. Buda ani göçmeleri engelliyor. Dolayısı ile can güvenliğinin sağlanmasına yarayan bir husus.'

İçişleri bakanlığı tarafından 6 Şubat'ta meydana gelen depremin ardından görevlendirilerek, deprem bölgesindeki yapıları incelediklerini aktaran Dr. Uğur, '6 Şubat depremlerinden hemen sonra, mart ayında İçişleri Bakanlığının görevlendirmesi ile natamam binaların devam edip etmeyeceğine karar vermek için raporlar oluşturmak üzere görevlendirildik. Orada sadece natamam binalar değil, bütün bina stoğunu inceleme fırsatımız oldu. İlk gittiğimizde gördüğümüz manzara içler acısıydı.

Yapı stoğunun büyük çoğunluğu eski binalar oluşturmaktaydı. Bu eski binaların da herhangi bir mühendislik hizmeti almadığı kanaatini getirdik. Çünkü kullanılan malzemeler, yapılan uygulamaların gerçekten deprem yönetmeliklerine hiçbir şekilde uyumlu olmadığını tespit ettik. Yeni yapılan binalarda, kontrolünü sağladığımız binaların çoğunluğunda fazlaca bir kusur olmadığını tespit ettik. Buda şu anlama geliyor. 2018 deprem yönetmeliğine uygun bir şekilde yapılan binaların diğerlerine nazaran daha güvenli olduğunu söylemek mümkün" diye konuştu.

Sedyeden kalktı, doktora saldırdı

İstanbul'da motosiklet kazasında yaralanan genç, kendisine koridorda sedyenin üstünde müdahale etmek isteyen doktora saldırdı. Sedyenin üzerine çıkarak doktora tekme atan ve hastaneyi birbirine katan saldırgan gözaltına alındı. O anlar kameralara yansıdı
12.05.2024 12:02:00
İhlas Haber Ajansı
Sedyeden kalktı, doktora saldırdı
Sedyeden kalktı, doktora saldırdı
İstanbul'da motosiklet kazasında yaralanan genç, kendisine koridorda sedyenin üstünde müdahale etmek isteyen doktora saldırdı. Sedyenin üzerine çıkarak doktora tekme atan ve hastaneyi birbirine katan saldırgan gözaltına alındı. O anlar kameralara yansıdı.

Olay, önceki gün saat 16.00 sıralarında Şişli Okmeydanı Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu Hastanesi'nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Eyüpsultan Topçular Mahallesi'nde motosiklet kazası geçiren Enes Mehmet Özkul ve akrabası B.Ö. ambulansla hastaneye kaldırıldı.

Genç acil serviste sedyenin üstünde beklediği esnada acil serviste görevli doktor Orkun Işık müdahale etmek istedi. Ancak hasta yakınları ile doktor arasında "koridorda sedye üzerinde müdahale" nedeniyle tartışma çıktı. Tartışmanın büyümesi üzerine sedye üzerinde ayağa kalkan Enes Mehmet Özkul, doktora saldırdı. Güvenliğin araya gitmesiyle kavga sonlandırıldı. Polis ekipleri şahsa saldıran genci ve akrabasını gözaltına aldı. Adliyeye sevk edilen iki şahıs adli kontrolle serbest kaldı.

Yaralı gencin sedyede ayağa kalkın doktora saldırdığı anlar güvenlik kamerasına yansıdı.

Oğuz Murat Aci'nin ailesinin buruk anneler günü: 10 ailenin anneler gününü kutlamıyorum

Eyüpsultan'da meydana gelen kazada hayatını kaybeden Oğuz Murat Aci'nin annesi, oğlu olmadan ilk anneler gününü buruk geçirdi. 73 gündür oğlunun yokluğuna alışmaya çalışan anne Pervin Aci, 'Pazar günü gelmesin istiyorum. Herkesin anneler gününü kutluyorum. Yalnızca o 10 tane aileyi kutlamıyorum. Çocuğum baharında söndü. Muratım öldü ama biz de ölü olarak yaşıyoruz' dedi.
12.05.2024 10:32:00 / Güncelleme: 12.05.2024 11:12:06
İhlas Haber Ajansı
Oğuz Murat Aci'nin ailesinin buruk anneler günü: 10 ailenin anneler gününü kutlamıyorum
Oğuz Murat Aci'nin ailesinin buruk anneler günü: 10 ailenin anneler gününü kutlamıyorum

Eyüpsultan'da 1 Mart 2024 günü meydana gelen trafik kazasında arkadaşları ile ATV ile gittiği esnada arızalanması sonrası yol kenarında bekleyen Oğuz Murat Aci'ya lüks bir araç çarpmış, kaza sonrası lüks araç sürücüsü Timur C. olay yerine gelen annesi Yazar Eylem Tok ile birlikte ABD'ye kaçmıştı.

Kaza sonrası 1 kişi hayatını kaybetmiş 4 kişi de yaralanmıştı. Feci kazada hayatını kaybeden Oğuz Murat Aci'nin annesi Pervin Aci, oğlu olmadan ilk anneler gününü buruk geçirdi.

'Yalnızca o 10 ailenin anneler gününü kutlamıyorum'

Anne Pervin Aci, 'Murat gideli yetmiş gün oldu ama bana yetmiş yıl oldu. Pazar günü gelmesin istiyorum. Karanlık, hiç aydınlık yok. Gündüzüm ve gecemiz yok. 'Oğuzum, Oğuzum' diye diye ne yapacağımızı bilmiyoruz. Eşimin dediği gibi kimler geldi, kimler geçti, kimler benim yanımdaydı hiç hatırlamıyorum. Bir buçuk yaşındaki torunum elimden tutarak babasının mezarına götürdü ve bana, 'Babaanne amin' diye söyledi. Herkesin anneler gününü kutluyorum. Yalnızca o 10 tane aileyi kutlamıyorum. Eşi de bir şey yapamıyor. Çocuğum baharında söndü. Muratım öldü ama biz de ölü olarak yaşıyoruz. Adalete seslenmekten yoruldum' dedi.



'Oğluma bir gün 'Adalet tecelli etti' diyebilmem lazım'

Baba Özer Aci ise, 'Bugün yetmişinci gün oldu. Acımızı acısı diye paylaşan binlerce insanla beraber yol yürüyoruz. Geriye dönüp yetmiş güne baktığımızda pek ilerleme kaydettiğimizi söyleyemem. Ama mücadeleye devam etmek bir başarıdır. Ben bayrağı bıraksam dahi birileri bayrağı alarak yola devam edecektir. Şu ana kadar birçok yanlış haber çıktı. Baştan beri savunduğum şeyler ortaya çıktı. İlk bir veya iki gün basın susturuldu. Ben de yanlış ve eksik haber yapıldığını, basının susturulduğunu söylemiştim. İleriye baktığımızda doğrular ortaya çıktı. Bizim belki de acımızdan dolayı ama biz sürecin daha hızlı yürümesini istiyoruz. Bir an önce adaletin yerini bulmasını istiyorum. İlk baştan beri hep adalet ve hukuk dedim ve demeye devam ediyorum. Ben adaletin üstün olacağına, üstünlerin adaleti olmayacağına inanıyorum. Çocuk ve annesi gelip adalete teslim olurlar. Böylece yüreğimize bir nebze su serpilmiş olur. İnsan yetmiş gün öncesine döndüğünde bazı şeyleri hatırlar. Ben bazı günleri hiç hatırlamıyorum. Biz bu yetmiş günü ya daha uzun yaşadık ya da çok kısa yaşadık. Gecelerimiz gündüz oldu, gündüzlerimiz gece oldu, uyuyamadık. Az önce oğlumun mezarının yanından geçtim. Her gün ister istemez geçiyorum. Oğluma bir gün 'Adalet tecelli etti' diyebilmem lazım. Bunun için de mücadeleme devam edeceğim" ifadelerini kullandı.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.