'Dik dur eğilme, Türkiye seninle' seslendirme dosyası:
Trump malum mektubu yazıp, medyaya verdiğinde, Papaz ile ilgili yaptığı açıklamalarda, alçakça kurduğu "mahvederiz" kelimesini içeren cümlesinden sonra sağcısıyla, solcusuyla Türk milleti AKP iktidarına, "dik dur eğilme yanındayız" dedi.
Ama maalesef iktidar caydırıcı bir duruş ortaya koyamadı. İçine çekti, sindirdi, aynen 'çuval krizinde' olduğu gibi millet nezdinde zaman aşımını bekledi. Gerçekten de milletimiz 70 yıldır hatta birkaç yıl, birkaç hafta önce yapılanları unuttu.
Ama ABD bu! Kendini unutturmuyor. Trump gitti Biden geldi. Diğer ifadeyle tas değişti hamam aynı. Görünen o ki, bu tas daha kalaylı!
ABD'nin yeni yönetimi daha bir ayı doldurmadan 7-8 başlıkta ülkemizi direkt hedef aldılar.
İlk gün sözcüleri, Türkiye'yi, 'sözde müttefik' olarak tanımladı.
Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşanan ve tamamen bizi ilgilendiren konuya her zamanki gibi çomak sokma gayretine girdiler.
İnsanlık, hak, hukuk ve demokrasiden nasibini almamış ABD yönetimi aynı başlıklarla bize ayar vermeye kaktılar.
İçişleri Bakanı Soylu neden böyle bir çıkış yaptı, sorusu bir tarafa "15 Temmuz'un arkasında ABD var" dedi. Anında asılsızdır, dediler. Sayın Soylu hiçbir istihbarat raporu, bilgisi, belgesi ortaya koymayıp, konuyu kapattığı için otomatikman aklandılar.
Diğer taraftan 54 senatör, Türkiye'ye yaptırım teklifini meclislerine taşıdı.
Hükümet, kendi paramızla aldığımız füze sistemleri için ABD ile anlaşma yolu arıyor. Ama ABD her kapıyı kapatıyor. En son iktidar, Girit modelini ortaya koydu. ABD anında; S-400 için ortak çalışma grubu olmayacak, dedi.
Her fırsatta SDG'ye yani PYD/PKK terör örgütüne ABD'nin desteği sürecek, dedi, diyor ve yardımları gönderiyor. Yani ABD, terör örgütünü devletleştiriyor,
ABD, Akdeniz'de, Kıbrıs'ta yanımızda değil karşımızda. Libya'da her an dirsek atabilir.
Peki, biz ne yapıyoruz? Tek cevap; açıklama.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, CNN International'da Becky Anderson'a konuk oldu ve Türk-Amerikan ilişkileri beklentilerini değerlendirdi.
ABD Başkanı Biden'ın, Türkiye ile ilgili son dönemde kamuoyuna yansıyan bazı olumsuz açıklamalarının seçim kampanya dönemine ait olduğuna dikkati çeken Kalın, "Kendisi Türkiye'yi ve Türk siyasetini tanıyor. Söz konusu (önceki) açıklamaları uygunsuzdu, bunları reddettik, (Türkiye ile ilgili) söyleminin tonunu ve akışı değiştirecektir" değerlendirmesini yaptı.
İşe bakın ki, bu açıklamanın ertesi günü ABD Dışişleri Bakanlığı Gezi Davası kapsamında tutuklu bulunan Osman Kavala'nın serbest bırakılmasını istedi.
Dışişleri Bakanlığı anında cevap verdi; "Hiçbir devlet veya hiç kimse Türk mahkemelerine yargı süreçleri hakkında emir veremez."
'Ver papazı, al papazı' resti henüz hafızalarda. Papazı alamadan, papazı verdik. Üstüne bolca da laf yedik.
Bunları yazmak hiç hoşuma gitmiyor. Ama maalesef gerçekler bu şekilde. Biz, tam bağımsız Türkiye hedefinde, zihinlerdeki hatta kalplerdeki ABD prangalarını koparmak istiyoruz. Ama birileri ısrarla özgürlükten kaçıyor.
Bakın! Trump'ın, Türkiye ve Ortadoğu temsilcisi James Jeffrey, bir gazetecinin "Biden hükümeti, Erdoğan'a nasıl yaklaşmalı?" diye sordu.
Jeffrey'nin cevabı benim için utandırıcıydı; "Erdoğan, siz ona dişlerinizi gösterene kadar geri adım atmaz. 2019'un Ekim ayında ateşkesi tartışırken biz bunu yaptık. Ekonomilerini ezmeye hazırdık."
DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan aynı Jeffrey'i, Türkiye ile ilişkilerde Biden döneminde iyileşme beklemediğini söyledi."
Bu ülkede emperyalistlere karşı dik durana kimse laf etmez, edemez. Onun için diyoruz ki; dik dur, eğilme.
Ama maalesef iktidar caydırıcı bir duruş ortaya koyamadı. İçine çekti, sindirdi, aynen 'çuval krizinde' olduğu gibi millet nezdinde zaman aşımını bekledi. Gerçekten de milletimiz 70 yıldır hatta birkaç yıl, birkaç hafta önce yapılanları unuttu.
Ama ABD bu! Kendini unutturmuyor. Trump gitti Biden geldi. Diğer ifadeyle tas değişti hamam aynı. Görünen o ki, bu tas daha kalaylı!
ABD'nin yeni yönetimi daha bir ayı doldurmadan 7-8 başlıkta ülkemizi direkt hedef aldılar.
İlk gün sözcüleri, Türkiye'yi, 'sözde müttefik' olarak tanımladı.
Boğaziçi Üniversitesi'nde yaşanan ve tamamen bizi ilgilendiren konuya her zamanki gibi çomak sokma gayretine girdiler.
İnsanlık, hak, hukuk ve demokrasiden nasibini almamış ABD yönetimi aynı başlıklarla bize ayar vermeye kaktılar.
İçişleri Bakanı Soylu neden böyle bir çıkış yaptı, sorusu bir tarafa "15 Temmuz'un arkasında ABD var" dedi. Anında asılsızdır, dediler. Sayın Soylu hiçbir istihbarat raporu, bilgisi, belgesi ortaya koymayıp, konuyu kapattığı için otomatikman aklandılar.
Diğer taraftan 54 senatör, Türkiye'ye yaptırım teklifini meclislerine taşıdı.
Hükümet, kendi paramızla aldığımız füze sistemleri için ABD ile anlaşma yolu arıyor. Ama ABD her kapıyı kapatıyor. En son iktidar, Girit modelini ortaya koydu. ABD anında; S-400 için ortak çalışma grubu olmayacak, dedi.
Her fırsatta SDG'ye yani PYD/PKK terör örgütüne ABD'nin desteği sürecek, dedi, diyor ve yardımları gönderiyor. Yani ABD, terör örgütünü devletleştiriyor,
ABD, Akdeniz'de, Kıbrıs'ta yanımızda değil karşımızda. Libya'da her an dirsek atabilir.
Peki, biz ne yapıyoruz? Tek cevap; açıklama.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, CNN International'da Becky Anderson'a konuk oldu ve Türk-Amerikan ilişkileri beklentilerini değerlendirdi.
ABD Başkanı Biden'ın, Türkiye ile ilgili son dönemde kamuoyuna yansıyan bazı olumsuz açıklamalarının seçim kampanya dönemine ait olduğuna dikkati çeken Kalın, "Kendisi Türkiye'yi ve Türk siyasetini tanıyor. Söz konusu (önceki) açıklamaları uygunsuzdu, bunları reddettik, (Türkiye ile ilgili) söyleminin tonunu ve akışı değiştirecektir" değerlendirmesini yaptı.
İşe bakın ki, bu açıklamanın ertesi günü ABD Dışişleri Bakanlığı Gezi Davası kapsamında tutuklu bulunan Osman Kavala'nın serbest bırakılmasını istedi.
Dışişleri Bakanlığı anında cevap verdi; "Hiçbir devlet veya hiç kimse Türk mahkemelerine yargı süreçleri hakkında emir veremez."
'Ver papazı, al papazı' resti henüz hafızalarda. Papazı alamadan, papazı verdik. Üstüne bolca da laf yedik.
Bunları yazmak hiç hoşuma gitmiyor. Ama maalesef gerçekler bu şekilde. Biz, tam bağımsız Türkiye hedefinde, zihinlerdeki hatta kalplerdeki ABD prangalarını koparmak istiyoruz. Ama birileri ısrarla özgürlükten kaçıyor.
Bakın! Trump'ın, Türkiye ve Ortadoğu temsilcisi James Jeffrey, bir gazetecinin "Biden hükümeti, Erdoğan'a nasıl yaklaşmalı?" diye sordu.
Jeffrey'nin cevabı benim için utandırıcıydı; "Erdoğan, siz ona dişlerinizi gösterene kadar geri adım atmaz. 2019'un Ekim ayında ateşkesi tartışırken biz bunu yaptık. Ekonomilerini ezmeye hazırdık."
DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan aynı Jeffrey'i, Türkiye ile ilişkilerde Biden döneminde iyileşme beklemediğini söyledi."
Bu ülkede emperyalistlere karşı dik durana kimse laf etmez, edemez. Onun için diyoruz ki; dik dur, eğilme.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Bizim 23 Nisan’dan anladığımız / 23.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025
- Türkiye’ye ‘Escobar sistemi’ kurmuşlar / 21.04.2025
- ‘Erdoğan Amca adım Danya Ebu Muhsin’ / 20.04.2025
- 2 bin değil 2 bin 600 yıldır yapılanamayanı yaptılar? / 19.04.2025
- Gazze’den tehciri, ‘hicret’ olarak kabul ettirmeye çalışıyorlar / 18.04.2025
- Sahada yaşananlar Erdoğan’ı teyit etmiyor / 17.04.2025
- Erdoğan’ın ‘fakir fukara garip gureba’ çıkışı / 16.04.2025
- O zaman nedir bu Milli Ekonomi Modeli? / 15.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -2- / 14.04.2025
- O, benim bitmeyen rüyamdı -1- / 13.04.2025